(Veyl: kelime anlamı bir kimse veya topluluğun işledikleri kötülükler sebebiyle karşılaşacakları azabı kötü halleri ve acınacak bir halde geleceklerini ifade eder.)
Yeniden yazsak bu yılın kanunlarını yel alır gider mi? Asmalı da uğramadığın bahçe evi değiliz biz insanoğlu olarak. Bir uğra kendine, gir içine bakıver; kuş mu yuva tutmuş, örümcek mi ağ atmış. İhmal etme kendini insanoğlu.
Hayat ustadır bizlerde çırağı, çırak ustasını geçermiş her zaman. Bakarsın veylsiz bir sürate kapılmış o ılık esen meltemin aklı delip geçtiği anda geçmişiz ustamız olan hayatı. Olacak iş ya her şey birbirinden muttasıl.
Bu nizamı şirazesiyle adımlamaya başlayalım hemen şimdi ertelemeden. İlk adımda gıpta ile bakakaldığımız bir kare karşılasın bizi. Feyz alalım o kareden ileri ki adımları büyük atabilmek için.
İkinci adımda gururla (bu onur meselesi olan gurur zıttı değil) yaptıklarımızın, yapabileceklerimizin, yani o adımlarımızın kendisi olan bir kareyle karşı karşıya kalalım. Şu âlemde doyulur mu o vakit yolları adımlamaya? Sonralar da ise adımlar adımları takip eder kendiliğinden.
Hatırındakiler, kar üzerine bırakılmış iz gibi birer birer güzel bir kare olarak düşüp kalıverir. Dönüp geriye baktığımızda Şahintepe'sinden izlercesine izleriz dökülenleri ya da arkamızda kalan manzarayı. Velhasıl ileriye gidebilmek için dönüp arkaya da bakılmalı yani. Tekerrürleri toplamalı o toplananları farklılaştırmayız. Kırlar çınlıyor şimdi, çiçekler konuşuyor, herkes her şey birbiri ile iletişimde.
Gel sende kopuk yaşama. Bu çağda bu yüzyılda herkes soyutlamışken kendini dışa karşı muhabbeti yol eyle.
Muhabbetinle adımla bu yerküreyi.
Halleş, selamlaş, gül ve gülümset...