(Tezelzül: kelime anlamı sarsılma, etkilenme, deprenme anlamlarına gelmektedir.)
Zannetmek üzerine kurmuşuz bütün yaşantımızı. Bu kızıl mavi dönen koca evren bir zan kendi haline kendince. Bataklıkta bir balçık sanki üzerimize sıvanan.
Bu tezelzül uzvum her şeyden habersiz zan içinde kulaçlıyor kendini.
Sağlıklı, sıhhatliyim zannediyorsun; ertesi amansız bir durum çıkıyor. Hava güneşli olacak zannediyorsun, birkaç dakikaya çekiyor güneş beyaz yorganını üzerine ben üşüdüm diyerekten.
Böylede tezat böylede tezelzüldür işte zannetmek. Densizce dönüyor dünya. Kendi dengemizi bulmalıyız bu densizlikte. Zanlarımızı sabitlemeliyiz bir yerlere, bu sarsıntı da düşmesinler diye. Yol uzun yolculukta.
Daha birçok şey var zannedeceğimiz. Daha çok şeyde yanılacağız gidişata bakılırsa. Kendi raylarında tıngır mıngır giden bir günden fırlama sessizlik zamanındayız.
Kendi sesimiz ne de dinlenir şimdi bu gümbürtülü sessizlikte, en azından öyle zannediyorum. Duyabildiğimiz şeyler kârımız. Sondan üçüncü parçadadır belki de zanlarımız, kişisel menkıbelerimiz. İkiye düşsek delicesine dönecek gibi bu dünya, ne kelimeler asılı yerlerinde durabilir nede bu denli biz sabit kalırız bu sarsıntıda. Şirazesinde, döneni de duranı da yaşatmalı nihayetinde.
Seher vakti alınan nefes kadar temizlese içimizi keşke bütün zamanlar. Böylesine nefes açıcı böylesine mis gibi olsa zanlarımızda. Tek ses tek nefeslik hakkımızda güçlü bir çığlık atabilmek vazife. İstikamet doğrultusunda bu tezelzülde düşmeden hızlanılmalı o halde...