(Müstenit: kelime anlamı dayanan, yaslanan demektir.)
Kitaplara müstenitim bu zamanlarda. Çünkü sırtını verebilecek en güzel dost. Aslında pek çünkülü açıklamalarda gerektirmez. Yabancı yazar Rilke'ninde dediği gibi; "Kendi içine yürümek ve saatlerce kimseyle karşılaşmamak."
İnsan içindekileri bulamayınca kitaplara müstenit olmaktan başka çaresi kalmıyor. Istıraplı bir arayışta bütün Rus klasiklerini okumuş kadar erdirebiliyor insanı. Okuyan insanın olumsuz yanları bile anlamlı olur böylelikle.
Biz nasıl topraktan yaratılmış toprak bizim bir parçamız ise okumakta tıpkı toprak gibi bir parçamız. Parçasını yerine koyamayanlar hep bir eksiklik içerisinde olur. Okumak kuşun kanadında değil eninde. Aklını kitaba verince o derinliği hissedince, o manayı anlayınca zaten kimseyi istemiyorsun yanında. Çünkü bir kitabın öğretebileceğini senin bulunan insanların geçireceği boş vakitler öğretemez. Tabi ki insanlardan da öğrenilecek çok şeyler var ama işin ehli, yaşamın farkında olan, içsel yolculuğuna çıkan kişiler sağlayabiliyor bu bilgi birikimini.Geri kalan gruptan ise sen bilgi alıyorsun onlar vermiyor. Ama her türlü herkes öğretiyor. Bu iyilikte olsa kötülükte olsa. Sanırım bu noktada da okuyanın gönül gözü açıldığı için her şeyi daha iyi görmeye başlıyor. Herkesten fazla bir artısı da görülmeyenleri bile görebilmesi. İşin esprisi tabi ama sırtını kitaba verirsen rahat olursun.
Yüzbinlerce akla aklını yaslamak hiçbir eğitim sisteminin veremeyeceği dersler veriyor sana. Bir şey anlatmaktan ziyade yaşayarak ya da okuyarak öğrenilir. Hele okuyarak yaşadıkların ise hiç unutulmaz.
Bu durumda benim tanımımca gerçek bir okur okuduklarını rüyasında görebilecek kadar okumayı benimseyen biridir. İşte tamda o zaman kitapla müstenit olunabilir.