(Behemehal: Sözlük anlamı ne olursa olsun, her halükârda anlamını taşımaktadır.)
Spot bilgi; Atatürk'ün lisanında pek çokça yer verdiği bi kelimedir behemehal.
Kişi behemehal üstün olduğu konularda asla o işin dizginlerini bırakmamalıdır. Tek o işle de kalmayıp başka dizginleri de tutmalıdır.
Eski alimlere insanlara bakacak olursak mesela bir kişi birçok konuda ustaydı. Şimdi ise bir kişi bir konuda bile usta olamıyor. Fatih Sultan mesela hem bir ülkenin padişahı hem küçük yaşlarda bir şehir fethedici, hem usta bir yay ve kiriş ustası, hem de işinin ehli bir bahçıvan. Diğer yandan Mimar Sinan mesela; en bilinen özelliğiyle yetenekli bir mimar, üstün bir dülgerci (dülger: yapıların kaba ağaç işlerini yapan usta.), bunların yanı sıra inşaat mühendisi ve şehir planlayıcısı. Üstelik şartlar çok çok daha geriyken. Bence insan kolaylığa alıştıkça kedisini bir zora sokmaya çekiniyor. Çünkü rahatlığın tadını kaybetmekten korkuyor. İnsanı üretmeye itende rahatlığın aksine zorlukları buluşlara dönüştürmektir. Bu yüzden kendimizi zora sokmakta hiç çekinmeyelim.
Bu insanlar her behemehalde karar ve azimiyet sergiledikleri için sadece yaşadığı dönemin değil bu döneminde Fatih Sultan'ı, Mimar Sinan'ı. Bizim her bir boş vermişliğimiz bu en ufak bir şey olsa bile o büyük bir ziyandır. Ziyan zamanla başlar, zamanı ziyan edersin ilk etapta sonra kendini sonra çevreni sonra ülkeni... Tadılması gereken onca güzel tat varken ziyan edip çürütmeyelim şu bugün denilen meyveyi.
Geçmişin meyvesi çürüyor zaten. Geleceğin ise daha ham.
Ama bugünün meyvesini yemek için tam kıvamı.
Yetiştirme koşulları fazlasıyla elverişliyken bu meyveyi olgunlaştırmaya niçin geleceğin meyvesini ham bırakalım ki? Niçin o verimli toprakları çoraklaştıralım? Üstün derecede verimliyken şartlar her behemehalde güzelleşmeli o meyvedeki tatlar.