(Rüçhan : Kelime anlamı üstünlük, yeğlik demek.)
Bir kişi diğerinden maddi açıdan fazla olduğu için ondan daha rüçhan sayılmaz. Bu manevi açıdan bile böyledir. Birinin yüreği diğerinden daha ahlaklı ve temiz diye ondan rüçhan sayılmaz. Allah katında derecelerimize ayrılabiliriz ama dünyada suyun yüz derecede kaynaması kadar sabit ve kesindir herkesin aynı kademede olduğu.
Bir sektörde yönetim üstlenmiş olabiliriz bu bile rüçhana girmez çünkü biz her daim o başta olmayacağız. Orada daimî kalmayışımız bunun en nadide örneği.
Sonuçta herkes dokuz aylık ve herkesin kalkışı ve yatışı belli. Bu aradaki süreçte tek yeğlik sevgi ve saygınındır. Başka hiçbir şeyi abartma sanatımıza katamayız.
Bir kırmızı lale sarı bir lale gördüğü zaman Laleliği bırakmıyor ya eninde. Çok çeşitlilik beraberinde çok öğrenmeyi getirir.
Bir şeyin rengi, kokusu, şekli bir rüçhan kavramı değildir burada. Her şey kendi kalıbının aldığı sürece gıyabında kalır. Eğer kalıbı almaz taşarsa o zaman rüçhan kavramı girer devreye. Mesela kırmızı lalenin kalıbı kırmızıyı alabiliyor sadece başka renk alabilseydi barındırırdı yapraklarında.
İnsan oğluda bu misal iyilik kalıbında ise kalıbı o kadardır başka harç alacak yeri yok alırsa taşar kalıp bozulur. Bu yüzden iyilikle kalıbı dolu bir insanın kötülük almaya yeri yoktur. Ya da tam tersi kötü ile dolu kalıbın iyi almaya yeri olmaz.
Hepsi yerince kalıbına sığdığı sürece iyiler iyiliğini yapar çekilir kötüler kötülüğünü yapar çekilir. Her daim zıtlıklar birbirini kucaklar.
Peki bu noktada iyilik kötülükten rüçhan mıdır? Tabii ki de hayır. Zaten birbirine zıt bir şey olmasaydı bir kalıba da ihtiyacımız kalmazdı.
"Bu yüzden iyilik ve kötlük birbiriyle kardeştir. Habil ile Kabil de birbiriyle kardeşti. Kardeş kardeşin kalıbını belirler unutmayalım!"