(Nikbin: Her şeye iyi yönünden bakan, iyimser anlamlarına gelmektedir.)

Bu esen garbiyeli don attırdı düşüncelerimize sanırım. Bir art niyete kapılmışız her işin arkasında onu aramaktayız. Ne olaydan öncesini ne sonrası gözetilmeli, bazen olanı olduğu anıyla değerlendirmeli. 

Bu mertebe de tutabilirsek kendimizi anca o şekil nikbin bir bakış atabiliriz.

Bir parça deniz mavisi alıkoyar belki o kara düşünceleri. Ya da yeşil bir zeytin tanesi. Ne çok şeymiş iyimser olmak koca bir denizimi sırtlandıralım düşüncelerimize,  düşünmeden dile gelen çıkıverir işte demekte olabilirsiniz.

Zihnimize denizi yüklenmek gerçekten daha hafif. Kara dumanların sisinde boğmaktansa kendimizi, kendimize ağır kılmaktan daha hafif. Tavuk ağırım uçamam diye kanat çırpmaktan vazgeçmiyor sonuçta. Kuş doğası gereği çırpıyor. Bizde doğamız gereği iyi taraflarını aramalıyız bu yalan dünyanın. Birçok gıda gibi düşlerimiz, düşüncelerimizde (Genetiği Değiştirilmiş)  GDO'lu artık.

Amacımız gereği her alana el olabiliyoruz. Hırçınca sağa sola savuruyoruz her şeyi altından elimize geçenleri alıp fırlatıyoruz belki de. Bu kadar acımasız bir yüz yıl işte özenle kötü yanlarını aradığımız. Bu esen garbiyeli sizi savurmasın, siz düşlerinizi savurun gitsin. İyi düşünceler bulaşsın atılan adımlara. İyi bir düş takılsın bir ayağa, bir çantaya düşün ansızın geliversin eline, ya da bir perçeme takılsın kalsın alın yazısı gibi. Alı olsun düşlerimizin içinde renk katsın, bir hara uzvumun baş köşesinde koşuşturuyor dolu dizgin atlar.  Gözüm göğün, göğnün de masmavi şimdi düşler.

 

Karanlıkta bir yıldız gibi parlar o nikbin bakışlar. Kişi neyi ararsa onu bulur. Kendimizi aramak adına bu engebeli yolda...