Maslahat: kelime anlamı olarak bir aynın kullanılmasıyla meydana gelen fayda, iyi olana ulaştıran zararın karşıtı bir diğer olarak da iş uğraş anlamlarına gelmektedir.
Bu dünyanın maslahatı içinde bazen kendi kendin bitirir insan. Maslahatı bitmeden kendisi biter. İyiliğe vasıta olunmalı her ne olursa olsun iyiliğe vasıta olunmalı.
Maslahatı da bitse kendisi de bitse iyiliğe vasıta olunmalı öyle döner bu yer küre, öyle yaşanılası bir düzen kurulur bu düzeni bozuk yaşama. Fakat kişinin bozuk düzene düzen kurmasıyla düzeni olan düzene düzen kurması çok büyük uçurumdur. Belki de bu iki büyük tezatlığın içinde insan dingin ve ongun oluyor. Çünkü bir korun bir ateşin oluşması için kenardan birtakım olayların seni arada bırakması sıkıştırması lazım. İnsan böylelikle arada kalarak çıkış noktası arayarak arayışının en anlamlı dönemini başlatmış olur. Hani en basitinden közde yapılan çay, kahve diğer türlü besinler olsun nasıl daha tatlı gelirse; öyle közlenmiş duygularda daha manalı daha tatlı gelir. Keşke her insan duygularını da bir maslahat içinde közleme şansı olsaydı. İnanır ve bilirim ki o zaman şimdi alamadığımız her tadı alabilirdik.
Bu günlerin tatsızlığının sebebi közlenmemiş duygulardandır. Öyle çiğ kalmış pişmemiş tadını almamış hiçbir şey. Onların hepsi işte tattan uzak çok çok uzak. Hatta köz değil bazen bazı şeyler yani günümüzde belki de hemen hemen her şey ateş bile görmemiş oluyor. Bu hoyrat zaman o mu bu oyunları kuran oynayan? Bel ki de o ve bizde yandaşıyız. Hatta üzerimize oynanacaklara kefiliz. Öyle öle ki incinmeye ortam oluşturuyoruz işte kendimize. Oysa ki bu maslahat içinde değer biçmesek bazı şeylere olur muydu böyle? Olanlar olacak olanlar hep bizim bir pay yüklememizden. Hal bu ki yükümüz olmasa yani o yüklemelerimiz işte onalar olmasa bir an her şey yerli yerinde olacak gibi. Gibi işte öyle olunca da insan yaşamdan kopuyor. Yanacak olan ateş için ham medde biçilen değerler incelip bükülmeler. Hepsi bu bozuk benlikte bir ateş yakabilmek için. Ya her şey karşısında tıpkı bir oda gibi darmadağın bırakırsak içimizi. İşimizi değil bakın içimizi.
İşimizin dağınık kalması hiç önemli değil. İnsanın içi toplu olmadıktan sonra hiçbir şeyin tadı manası olmaz. Ve içi toplu olursa da dışarının dağınıklığının hiçbir önemi olmaz. Yani sonuç olumlu olsun olumsuz olsun her halükârda kişinin kendinde bitiyor. Bir yabancı dil gibi düşünün. Kendinin anlayabileceği dile çevrilmeden o nasıl bir mana çıkarılır. Anlamazsın hiçbir şeyden.