(Ferda: kelime anlamı yarınlar, gelecek zaman demektir.)
Bir balon misali gökyüzüne yükseldikçe patlamak istedik belki de. Sırf bu yüzden olsa gerek, bütün zihnimizle bir yanlışın içinde yanılmış gitmişiz. Bir basınçta olgunlaşmak mı ağır gelmişte patlamış balon. Bu kabuğuna sığmamak meselesi bu olmasa gerek. Böyle basit geçiştiremeyiz çünkü bunu.
Bugünün ferdasına ters bütün bu denklemler. Yani her dem uçmak demek yükseklerin daha güzel olacağını çağrıştırmasın bize. Bazı zamanlar aşağılar daha güzeldir. Gıyabınca ikisi de güzeldir fakat ağır basanda kalıp gidiyoruz bizler. Mesela bazen biriken yağmur sularında yaşamaya muhtaç balıklar, bazen ise akıl almaz okyanuslarda kaybolup gider her biri. Bazı zamanlar zıtlıklar içine alsa da bizleri onlarla da sıkı sıkıya kucaklaşıp devam etmek gerek yola.
Her şey kötü gitse bile yolundadır, oda yoldur çünkü yollar sadece bugünleri almaz kendine ferdalara da uzanır eli. Yani balon misali düşündüğümüzde hep gökyüzüne doğru yükselmek güzel midir?
O halde elmasa ulaşmamız için bazen alçalmamız gerekir. Bu çağın ateşli yangınında yanmadan kendimizi bir cevhere dönüştürmemiz gerekir. Buda şikayetlerle değil olabilecek her şeyi güzel görebilmekle mümkün hat safha kişilerde kötü vs. Olumsuzluk diye bir şey yoktur. Her şey güzeldir onun gözünde. Gözünde değil aslında gönlünde. Gönül göze yansır böylelikle... Güzellikle bakarsak her şeyin son bulacağına inanarak yolcu olarak gerçekten yol alabiliriz. Unutmayalım ki gün alan koruk pekmez olur. Bunun yanında insan neler olmaz ki... Son olarak Yaşar Kemal'in şu sözünü de bu konuya tasvip buluyorum. “Çakmağı yandıran kavdır demiri dövdüren tavdır dayan ince Memed şimdi direnecek çağdır...”