(Mutena: İtinalı, özenilmiş, özenle yapılmış anlamlarına gelmektedir.)
Hayat, üzerinde denemek için giyip çıkardığın elbisen değildir. Ütülemek ile falan öyle mutena yaşamlar doğuramayız elbette. Fakat şöyle bir kırışıklığını almak için yaşamın; tutup bir köşesinden güzelce bir çırpmak lazım.
İtina ile baştan sona ne varsa dökülecektir üzerinde. Sonra ise aşağı doğru uçan bir toz parçası kadar hafif. Güneşin ışınlarının karşısında süzülürken toz tanesi oda çok itinalı süzülüyor. Öyle güzel dans ediyor ki hem toz tanesiyim demeden, hali vaziyetine bakmadan.
Bu dünya üzerindeki her şey itina ile kendini işleve sokarken sanırım sadece biz insanoğlu olarak öyle baştan savruk işler yapıyoruz özensizce. Yoksa bütün evren bir mutena ile yaratılmış ve bir mutena ile işlemekte. Yalnızca bizler raylarımızın dışına çıkmışız. Düzen tutmaz tabi bu özentisiz yaşamımızda. Mesela sehpa üzerinde duran bir çini vazosu olarak düşünün yaşayışınızı. Ne yaparız?
Birkaç defa onu siler tozunu alırız, düşüp kırılmasın diye koruyup kollarız, yetmedi içine bir iki çiçek iliştiriveririz mis tütsün diye. Öylede özeniriz işte. Yok yok vazoya canım hayata falan değil. Zaten bu kadar yaşamımızı sürdürdüğümüz anlara özensek; an olarak değil anı olarak kalırdı. Bir tutum lazım, böyle tutuldu mu ay tutulmaları kadar güzel olabilen, yine bu ayın oyunları olan gelgitler lazım elimizdekilerin kıymetini öğretebilen, mutena bir yol lazım bize...
Ancak o zaman her bir çakıl taşını düşünerek yol alabiliriz belki de. Evet yolumuz taşlı, ama bilirim biz yürürken üzerlerine bastığımızda onlarında canı yanabilir. Bir çakıl taşı kadarda ince düşünemeyiz belki ama bu inceliğe veyahut çakıl taşlarının haline ağaçlar şahit. Ya bir gün sırf bu özentisizliğimizden bize oksijen vermeyi bırakıverirlerse ne yaparız?