(Kalendermeşrep: Dünya malında gözü olmayan anlamına gelmektedir.)

Sığınacak limanlar su altında kalıveriyor bazen. Biz kalendermeşrepiz sığınacak bir liman aramayacak kadar. Söz istifçisinin atıp tuttuğu naralar değil bunlar. Başucunda saklanan birkaç umudun doğurdukları. Evet birkaç umut ve içte kalan bir ukte. Eski bir madende göçük gibi şimdi yürekler.

"Şurada olmayan ev var ya o bizim evimizdi" geçer ya bir şarkı sözünde... Olmayanlar bizimdir var olanın bizin olma ihtimali olasılığa dahi katılamaz. Bu durumlarda da eşdeğer değildir bütün acılar. Toplanılan kederi dağıtma vakti şimdi. 

Bir çocuk mesela her şeyden habersiz "gitti bütün oyuncaklarım" diye kendince acılanır. Ondan biraz büyük bir genç kendince kendinden feragat eder. Gençten bir misli büyük orta yaş bireyler hemen hemen bütün duyguları yaşar; bir nehir coşar içinde gözünden taşan, harlanır gürlenir köz köz, sessizliğin sesine kapılır bazı anlarda. Orta yaşın bir üstü bütün ciddiyetiyle kendi içinde yaşar o şehri. Yaşar ama acı tatlı ne varsa yaşar. Çünkü ölümler el değmedi, tutup çekiştirmedi yakamızdan bizi. Yaşamın tadına değil yaşamın acı kollarına itti gitti.

Mislice yaşlanan kişiler ise her şeyin birikmişliğiyle biraz daha derbeder. Ama herkesin tek ortak acısı bir affa sığınmaktır. Dünya gibi yedi katmandır bu insan halide. Yediden yetmişe yedi hal adlı bir acı bu. Sadece bunlar mı? Hayır değil? Anı yaşayanların anını hatta anısını yaşamaya az gelir bizim acımız az. Yankılanan sesler kırık ezgilere karışır kesilir gider yavaş yavaş. Biz kalendermeşrebiz fakat sevgi dünya malı değil ki. Zıtlıkların o kırıcı noktası ne de büyük senin sinsi oyunun.  Acz tuttu bizi şimdi sevgi muhalif oldu habersizce uzaklaştı koşar adım. Her bir köşeden ayrılıklar başkaldırdı. Ve geriye kalan kuru bir gül kokusu...