(Mültefit: Kelime anlamı gülen yüz gösteren, ilgili anlamlarına gelmektedir.)
Bazı zamanlar o dizginlenmeyen sözler üzerimize üzerimize gelir. Tabi bir de üzerimizde olup bize ağır gelenler var.
İnsan insan kalabildiği sürece böyle her şeyi yüklenmek zorundadır sanırım. Aslında yük olarakta görmemek lazım. Cevhere dönüşmemiz için gerekli basınç diyelim biz ona. Cevher olmuş her bir şairane yüreğin en ortak yanıdır. Geçmişten bu yana anlaşılmamak ve kalabalıklar içinde yalnızlık. Mesela bana göre İstanbul en yalnız şehirdir. Çünkü insan yalnız kaldıkça kalabalıklaşır, kalabalıklaştıkça yalnızlaşmaz. İşte zıtlıklar birbirinin en güzel tamamlayıcısı oluyor bu noktada. Belki de insan kendi yalnızlığında ögreniyordur en güzel gülümsemeyi.
Evet evet en güzel gülüşler en uzun yalnızlıklardan doğar. Anayasalaştırsınlar bunu. Bilmem kaçıncı madde olsun çıkarıp koysunlar önümüze. Herkesin kendine göre bir güzellik betimlemesi vardır zihninden geçen film şeridi gibi. Film şeridimin adı da "anayasanın şairane güzelliği."
"Beni bana kırdırdığın için seni de seviyorum be hayat."
Senle öğrendim ben gülüşlerimi, düşüşlerimi hayır hayır o en güzel düşlerimi ben senle ögrendim ey yerküre.
En güzel makam dert yanma değil dert yakma makamıdır. Bu makamın yolları öyle kolay değildir. Ne kadarda zor olsa çıkması enfes bir de tadı vardır o yolların. Derinlere en demlileri sığdırmaktır demlenebilmesi adına.
Gerçekte de bizi en demli en okkalılar ayıltır değil mi? O derinlerin o okkalı gülümsemesi şimdi ne de anlamlısın "KOR" Kanata "KOL" Kanat gerebildiğin için. Mesela bir çiçek düşünün tomurcuk halde açması için belli bir zaman güneşin onu yakması lazım. Yandıkça ve tomurcuk açtıkça içinden rengarenk dünyalar çıkacak.