(Makus: kelime anlamı olarak baş aşağı getirilmiş demektir.)
Bu kelime genelde “ah şu makus kaderin elinde...” gibisinden kullanılır. Fakat her halükârda olduğu gibi kullanım alanları insan ruhunun hissettiğine ve insan dilinin döndüğünce farklı kıyılara sürüklenebilir.
Kader bizim yol üzerimizdeki çizgilere devamlılığını ekleyip çıkarmayı veyahut kısaltıp uzatmayı kendince hünerler. Kaderin silesi dertlerin silsilesi ve daha birçok şey, belki düşüncelerimizin kalbimizle hareket edemiyor oluşudur. Her ne olursa olsun aklı kalbe uydurmak lazım her hususta bunun istisnası yoktur.
Lekesiz, üzerinde toz tanesi bile olmayan tertemiz bir mutluluk böyle mümkün belki de. Ya en ağırın ağırı olursa onu nasıl geçirir insan? Belki de kalıcı tek hasar ve izi kalan tek şey şu hayat denilen.
"Hatta ve hatta bazı zamanlarda dünyanın en temiz kalplisi bile olsan bazen kötü rolüne bürünmek zorunda kalırsın."
Her şeyin daha iyi olması için, mutluluğun tüm evrene yayılması, ortada bir şeylerin başıboş kalmaması için. Yeri gelir gün olur kötü rolüne de üstlenirsin. Peki o rolü üstlendiğin dönem tanınanlar seni kötü mü bilir iyi mi? Yüreğiyle bakan yüreğini görür. Özün doğruysa önemi yoktur diğerlerinin. Hani bir film sahnesinde olanlara ağlanır da gülünür de arada kayıplar da verilir ölümler de ya tıpkı o misal ölüm formaliteden ölünür, güzün formaliteden hüzün ve bizdeki o rol formaliteden rol.
"Öyledir ya; hayat bazı şeyleri de böylesine başına vura vura yaptırır."
Yerle bir olsan da yeri gelip kendini tanıyamayacak kadar kaybetsen de bireylerde bir mutluluk yönünde ilerleyince ve gerçek manada tadıp görünce hepsi geçer gider.
"Bir gülümseme siler bütün acıyı."
Her ne olursa olsun mutlu olmayı ve mutlu etmeyi seçin kötü tanınacak olsanız bile.
Unutmayalım bu seyyale zamanda her şeyin bir yolu her zaman vardır.