Her bitiş, yeni bir başlangıçtır.”

 

Değerli Dostlar; hayatta bitti dediğimiz yollar hep yeniden başlıyor.

Ya da bitti dediğimiz hayatımız bile yeniden başlıyor. Ecel geldi diyoruz fakat bu dünya hayatı bitiyor, ahret hayatı başlıyor. Onun için bugün bu konuyu kaleme almaya çalışacağım.

Üstat Faruk Nafiz Çamlıbel; “Yolcu ile Arabacı” şiirinde şöyle demektedir:

 

“Gurbet bahtımdan kara,

Hasret ölümden acı,

Ne zaman tükenecek,

Bu yollar arabacı.

 

Henüz bana yolumun,

Sonu budur denmedi

Ben ömrümü harcadım,

Bu yollar tükenmedi.

 

Senin de yolun biter,

Diner gözünde yaşlar.

Benim talihsiz yolum,

Bittiği yerde başlar.”

 

Yine başka bir şarkıda;

Sil baştan başlamak gerek bazen
Hayatı sıfırlamak,
Sil baştan sevmek gerek bazen
Her şeyi, unutmak.”

“Yeniden başlamaktan korkma. Çünkü bu sefer sıfırdan başlayamayacaksın, tecrübeden başlayacaksın…” 

 

Bitişler, yok oluş değildir aslında; aksine yeni bir başlangıçtır. Ölüm bile bir bitiş değil yeni bir başlangıçtır. Şu hayatta herhangi bir şeyin bitişi bakarsın daha hayırlı bir başlangıca vesile olur. Yeter ki sabret ve olanı gör.

Şöyle bir baktığımızda, herkes ne çok merak ediyor “son”u… Sınavın sonucunu, ihalenin sonucunu, sayısal lotonun sonucunu, yetenek sizsiniz yarışmasının sonucunu, suya düşürdüğü cep telefonunun servis sonucunu, boşanma davasının sonucunu ve sona yaklaşılan her olayın sonucunu… Kalınca bir romanı daha üçüncü sayfada sıkıcı bulduğu için okumaktan vazgeçen okuyucu, yine de kitabın son sayfasına göz atıyor, sonunun nasıl bittiğine dair merakını gideriyor.

“Sakın sonunu söyleme!” diye yanındaki arkadaşını uyaran, nefesini tutarak filmi izleyen genç kız, gözlerini kırpıştırıyor, tırnaklarını yiyor. Filmim baş kadın oyuncusunun yerine kendini koyuyor, ona yapılan kötülüklere en güçlü ve gururlu haliyle cevaplar hazırlıyor. Acaba bütün kötü kişilere karşı bu savaşı kazanacak mı, sevdiğine kavuşacak mı? Onun için son, “Mutlu Son”lu biten bir filmdir.

Ekmeğini aslanın midesinden çıkartmak için günün ilk saatlerinde yola koyulan muhasebeci, mesaiye kaldığı yoğun bir günün ardından son vapuru kaçırmama telaşındaydı. Ayın 28’inde verilecek taksi parası, sonu olurdu bir bakıma…

Son dersi kırarak alışveriş merkezinde arkadaşıyla buluşarak o çok sevdiği ayakkabıyı alan öğrencinin yaşadığı talihsizliğe bakın ki, yazılıda çıkan iki soru, girmediği o derste anlatılan konulardandı. Aynı sınıfı tekrar okumak kadar kötü bir son olabilir miydi?.. Bunu düşünmek bile korkunçtu. Gencin aklından geçenler ise büyük bir pişmanlık dolu sözler ve “bir daha dersi kırmak mı, bu son olsun” tövbesiydi…

“Son” nedir?… Bitiştir son, finaldir. Ne çok merak ederiz, yarını. Bugünü yaşamayı unutup sonrasına takılırız. Fincanlar kapatır, fallar açtırırız. Oysa, yarın da bugün gibi bir gündür. Yine bir şeyler yaşanacak, bir şeyler bitecek, bir şeyler başlayacaktır. Yarın dediğimiz en koyu geceden sonra doğan güneş, en soğuk kıştan sonra açan bahar değil midir?

Son, sona ermektir, sona gelmektir. Son, sonucu görmektir, ya da görememektir. Son, bitirmektir, tükenmek, tüketmektir.

Ama son, başlamaktır da!.. Yeni bir cümleye, yeni bir işe, yeni bir sınava, yeni bir maça, yeni bir yarışmaya, yeni bir hayata giriş yapmaktır.

Yani her son yeni bir başlangıç demektir.”