Değerli Dostlar; Lao Tzu’nun “Yol ve Erdem” isimli eseri 27. Bölümde “derin sır” konusu çok güzel bir şekilde ele alınmış; oradan aldığım ilhamla bu hafta bu konuda paylaşımda bulunalım istedim.

 

·       Ustaca yürüyen kişi, ardında iz bırakmaz.

·       Ustaca konuşan kişi, hatalı söz söylemez.

·       Ustaca hesap yapan kişi, hesap tahtası kullanmaz.

·       İyi kapanan kapı, kilitli olmasa da açılmaz.

·       Bağlamakta usta olan kişinin, halat kullanmasa da düğümü çözülmez.

·       Bu sebeple bilge kişi insanlara iyi bakar; böylece kimseyi ihmal etmemiş olur.

·       Varlığa iyi bakar, böylece hiçbirini terk etmemiş olur.

·       İşte bu “aydınlık”tır.

·       Bu yüzden iyi insan iyi olmayanın hocasıdır.

·       İyi olmayan insan ise iyi insan için tecrübe kaynağıdır.

·       Eğer iyi olmayan hocasına saygı duymaz, iyi olan, tecrübe kaynağına değer vermezse; bilgili olan yanlış yola sapar. İşte bu “derin sır”dır.

Ustaca yürüyen kişinin ustalığı yolu iyi bilmesinden ve tali yollara sapmadan kolayca hedefine ulaşmasından kaynaklanır. Yolu bilmeyen kişinin, yanlış yollara sapması ve mecburen geri döndüğü yollarda ayak izleri bırakması kaçınılmazdır. Aynı durum, bir işin ustası ve işten anlamayan kişi için de geçerli olacaktır. Burada yolun iyi bilinmesi olarak ifade edilen durum, yolun ve işin doğasına uygun hareket etmek, durumu zora sokmadan akışına uygun olacak şekilde işin üstesinden gelmek anlamındadır.

Ustaca hesap yapan kişi, hesap tahtası kullanmaz cümlesinde “hesap yapmak” rakamları hesaplamaktan çok durum hesabı yapmak, durum değerlendirmesi yapmak manasında kullanılmaktadır.

“İyi kapanan kapı, kilitli olmasa da açılmaz.” Cümlesinde “iyi kapanmış kapı” kişinin kendini dış dünyanın tehlikelerinden korumak adına kullandığı yöntemleri sembolize etmektedir.

“Bağlamakta usta olan kişinin, halat kullanmasa da düğümü çözülmez.” Cümlesi ise insanlar arası ilişkilere istinaden söylenen bir cümledir.

“iyi bakmak” kelimesi, insan ve varlığa sıradan gözlerle değil, kalp gözü ile bakmak anlamına gelmektedir. Diğer bir deyişle, insanı ve varlığı biçimsel özellikleri veya bireysel beklentiler üzerinden değil, yaratılış özleri ve öz benlikleri değerlendirmek, yaratılışlarının doğasına uygun biçimde ve o gözle onlara bakmak; her birine aynı derecede destek olmak manasını taşımaktadır.