“Hayal dünyası ve hayalimizle yaşamak ” konusunu ele alalım. Bizler için çok önemli olduğunu paylaşalım istedim.

Hayal (imaj-imge), gerçekleşmesi mümkün olmayan fikirler şeklinde değerlendirilir.

Oysa sizlerin de malumu olduğu gibi, bizler yapacağımız bütün davranışlarımızı önce zihnimizde tasarlar, sonra hayata geçiririz. Bu konu refleksler ve tikler hariç hemen hemen bütün davranışlarımız için geçerlidir.

Üstat Yahya Kemal; bir şiirinde der ki:

“Yürü, hür maviliğin bittiği son hadde kadar,

İnsan âlemde hayal ettiği müddetçe yaşar.”

Şunu da paylaşmakta fayda var; özellikle, devlet adamları, bilim adamları, yazarlar, şairler, matematikçiler, mimarlar, senaristler vb. Meslek erbaplarının hayal dünyasının çok geniş olması gerekir.

Fatih Sultan Mehmet’in, “İmparatoruna söyle, benim kudretimin ulaştığı yere onların hayalleri bile ulaşamaz!”

 İstanbul’un fethi için hazırlıklar sürerken kendisini caydırmaya çalışan elçilere verdiği cevaptır.

Ünlü Yazar Jules Verne; “Deniz altında yirmi bin fersah” isimli eserini yazdığında, evinden hiç çıkmadığı ve denizi hiç görmediği, tamamen hayal dünyasında bu romanı yazdığı söylenmektedir.

Bu konuda Ulu Önder Atatürk’ün; akşam Ankara’da ki yolu geniş bırakın dediğinde, yanındakilerin sabahleyin bir daha soralım davranışı bu durumun en iyi örneğidir.

Bu konuyu eczacı bir abimizle konuşurken, dedi ki; “-Hocam, çok güzel bir tespitte bulunmuşsun.” Şu hatırasını anlattı. 1985’li yıllar, Erdemli Belediye Meclis üyesiyim, bir meclis toplantısında iken Türbe Caddesi bulvar olarak düzenlenmiş imar planı belediye meclisine geldi. Daha hiçbir meclis üyesi ağzını açmadan; dönemin belediye başkanı imar planına şöyle bir baktı ve Erdemli’nin bu kadar geniş yola ne ihtiyacı var, siz binaları yaklaştırın, biz bu imar planını değiştiririz dedi.

Bu konuyu konuştuğumuz yıllar, 1996 veya 1997 yılları idi. Araçlar artık Türbe caddesine sığmıyor, yolun iki tarafına da araç park edince, caddeden iki araç karşılıklı geçmekte zorlanıyordu. Şimdi yine aynı dikkat ederseniz. Bu konuda yorum sizlere ait.

Bir aile sohbetinde bu konu açılınca, belde belediyeleri varken, belde belediyesinin birinde yazı işleri müdürü olan bir arkadaşımız anlatıyor. Bizim belediyeye kardeş belediye ilan ettiğimiz Hollanda ya da Almanya’nın bir belediye çalışanları buraya geliyor. Misafir edip, bilgi alış-verişinde bulunurken fen işlerinde çalışan arkadaşlar diyor ki misafirlere, “imar planında ki tadilatı nasıl yapıyorsunuz?” o belediyeden gelen misafirler şok oldu diyor. Ne tadilatı? Biz bundan 150 yıl önce yapılan imar planını kullanırız diyorlar.

Bu konuyu çok güzel bir hikâye ile noktalayalım;

                  “Hayal Hırsızı” 

Çiftlikten çiftliğe, yarıştan yarışa koşarak atları terbiye etmeye çalışan gezgin bir at terbiyecisinin genç bir oğlu vardı.

Babasının işi nedeniyle çocuğun eğitimi kesintilere uğramıştı. Bir gün öğretmeni, büyüdüğü zaman ne olmak ve yapmak istedikleri konusunda bir kompozisyon yazmasını istedi. Çocuk bütün gece oturup günün birinde at çiftliğine sahip olmayı hedeflediğini anlatan 7 sayfalık bir kompozisyon yazdı. Hayalini en ince ayrıntılarıyla anlattı. Hatta hayalindeki 200 dönümlük çiftliğin krokisini de çizdi. Binaların, ahırların ve koşu yollarının yerlerini gösterdi. Krokiye, 200 dönümlük arazinin üzerine oturacak 1000 metrekarelik evin ayrıntılı planını da ekledi. Ertesi gün hocasına sunduğu 7 sayfalık ödev, tam kalbinin sesiydi.

İki gün sonra ödevi geri aldı. Kâğıdın üzerinde kırmızı kalemle yazılmış kocaman bir “0” ve “Dersten sonra beni gör” uyarısı vardı. Çocuk

– Neden “0” aldım?” diye öğretmenine merakla sordu.

Öğretmeni

– Bu senin yaşında bir çocuk için gerçekçi olmayan bir hayal. Paran yok. Gezginci bir aileden geliyorsun. Kaynağınız yok. At çiftliği kurmak büyük para gerektirir. Önce araziyi satın alman lazım. Damızlık hayvanlar da alman gerekiyor. Bunu başarman imkânsız. Eğer ödevini gerçekçi hedefler belirledikten sonra yeniden yazarsan, o zaman notunu yeniden gözden geçiririm.

Çocuk evine döndü ve uzun uzun düşündü. Babasına danıştı.

– Oğlum, bu konuda kararını kendin vermelisin. Bu senin hayatın için oldukça önemli bir seçim!

Çocuk bir hafta kadar düşündükten sonra ödevini hiçbir değişiklik yapmadan geri götürdü.

– Siz verdiğiniz notu değiştirmeyin ben de hayallerimi…

O öğrenci, bugün 200 dönümlük arazi üzerindeki 1000 metrekarelik çiftlik evinde oturuyor. Yıllar önce yazdığı ödev şöminenin üzerinde çerçevelenmiş olarak asılı. Hikâyenin en can alıcı yanı şu: Aynı öğretmen, geçen yaz 30 öğrencisini bu çiftliğe kamp kurmaya getirdi. Çiftlikten ayrılırken eski öğrencisine;

– Bak, sana şimdi söyleyebilirim. Ben senin öğretmeninken, hayal hırsızıydım. O yıllarda öğrencilerimden pek çok hayal çaldım. Allah’ tan ki, sen, hayalinden vazgeçmeyecek kadar inatçıydın.

"Hayallerinizden Vazgeçmeyin! "