Yarını düşünmekten, dünü sorgulamaktan; günü yaşamayı unutuyor insan!”(Cafer Aksay)

Bir türkü de şöyle geçiyor;

Ne ağlarsın benim zülfü siyahım,

Bu da gelir bu da geçer ağlama!

Göklere erişti feryadım ahım,

Bu da gelir bu da geçer ağlama!”

İnsanların çoğu günün en güzel saatlerini, ne yazık ki; dedikoduyla, tembellik, çamur atma, öfke, küskünlük, kıskançlık ve benzeri meşguliyetlerle öldürüyorlar. Bunu yaşadıkları ömür için de yapıyorlar. Soruyorsun; yaşıyoruz diyorlar.

Ebu Bekre (ra)'den rivayet edildiğine göre, adamın biri: “Ey Allah'ın Resulü! İnsanların en hayırlısı kimdir?” diye sorunca, Allah Resulü aleyhissalatü vesselam “ Ömrü uzun olup da ameli güzel olan kimsedir.” buyurdu. Ömür, her birimizin dünya pazarında kalma süresidir.

Ömür, her birimizin dünya pazarında kalma süresidir. Onu takdir eden de Yüce Rabbimizdir. Bizim bu süreyi ne tayin etme ne de bilme imkânımız vardır. Görüntü ne olursa olsun, bu dünyadaki davranışların bir tek adı vardır: Amel. Her birimiz hakkında tutulan zabıtların tümüne de amel defteri denilmektedir. Kârlılık, zararlılık; hayırlılık veya şerlilik işte bu defterdeki kayıtlara göre tesbit edilmektedir. Hadisimiz de kâr ve zararı ömür-amel ilişkisi noktasından değerlendirmektedir. Zira hadisin bir başka rivayetinde “İnsanların en zararlısı da ömrü uzun, ameli kötü olandır” ilâvesi bulunmaktadır.

Günümüzü, haftamızı, ayımızı, yılımızı ve ömrümüzü güzel-hayırlı işler yapabilmek için harcamalıyız.

Bu da geçer ya hu

Sultan Mahmud bir gün tüm vezirlerini toplayıp,

''- Bana bir yüzük yaptırın ve üzerine öyle bir şey yazdırın ki , ona her baktığımda hüzünlüysem neşeleneyim; neşeliysem hüzünleneyim'' diye buyurmuş...

Vezirler toplanmışlar, dört bir yana haber salmışlar... Sonunda bir gün yüzükle sultanın karşısına çıkmışlar; yüzüğü vermişler...

Sultan Mahmut'' tamam işte bu.!..'' demiş.

Yüzüğün üzerinde şöyle yazıyormuş:

''Bu da geçer Ya Hu''

Aldığımızı nefesi bile geri veriyorsak, demek ki hiçbir şey bizim değil!

Okunan sela bizim için okunmuyorsa, yaptığımız hatalardan kurtulmaya imkân var demektir. Sayılı nefesler tükenmeden, hatadan dönüp iyi ve hayırlı işler yapmak lazım.

Çünkü biz ilk nefesle dünyaya adım atarken, son nefesle bu dünyaya veda ediyoruz.

Mutlu mu olmak istiyorsun?

Her arkandan konuşulana kulak asma.

Her söz veren sözünü tutar sanma.

Her tanıştığın insanı kendi gibi bilme.

Kimseye hak ettiğinden fazla değer verme.

Mutsuz edeni değil huzur vereni seç.

Seni çekemeyenlere gül ve geç.

Sayılı nefesler tükenmeden kendimize, özümüze dönelim. Ne dersiniz? Vakit geç olmadan.

Mevlana’nın şu sözüne kulak verelim:

Küsmek ve darılmak için bahaneler aramak yerine sevmek ve sevilmek için çareler arayın.”