Değerli Dostlar; bizleri yakından ilgilendiren, hepimizin hayatında olmazsa olmaz haline gelen kitle iletişim araçlarında ki paylaşımlarımız ve hayatımızdaki etkisinden bahsedelim istedim.
Bu durum bilim dilinde “Ördek Sendromu” olarak adlandırılıyor.
Aslında bu durumu hepimizin çok iyi bildiği aşağıdaki türkü sözü harika ifade ediyor.
“Bizim pencereler yele karşıdır
Muhabbet dediğin karşı karşıdır
Girebilsen bu sinemde neler var
Gülüp oynadığım ele karşıdır.”
Şöyle bir senaryo ile açıklamamıza devam edelim.
Evli bir çift düşünün. Evden çıkıp sinemaya gidiyorlar. Adam karısına geç hazırlandığı için kızıyor. Asansörde tartışarak iniyorlar.
Yolda trafik sıkışıyor. Adam bir yandan kendisini sıkıştıran araçlara bağırıp çağırıyor, bir yandan da geç kalmalarına sebep olan karısına kızıyor.
Park yeri bulamayıp bir on dakika da öyle dolanıyorlar ve tam bir sinir harbi yaşıyorlar. Film de hoşlarına gitmiyor.
Çıkışta bu sefer kadın, kötü bir film seçtiği için eşini suçluyor. Tartışarak eve dönüyorlar.
Şimdi gelelim sosyal medyaya.
Siz bu çiftin arkadaşı olduğunuzu düşünün. Evinizde pijamalarla huzur içinde oturuyorsunuz.
Bu arada Sosyal medyaya arkadaşınızın fotoğrafı düşüyor: “İki tane gülümseyen yüz, kucakta kocaman bir patlamış mısır paketi ve arka planda filmin afişi.”
Fotoğrafın altında şöyle yazıyor;
“Harika bir bahar akşamı, enfes bir film, patlamış mısır ve aşkım.”
Cümlenin sonunda bir de kalp var. Moraliniz bozuluyor. “Ben evde atletle oturuyorum. Millet nasıl da eğleniyor!” diye canınızı sıkıyorsunuz.
İşte sosyal medyanın illüzyonu bu değerli dostlar. Herkes ucu bucağı olmayan bir podyumda sürekli poz veriyor.
Seyirciler de bu büyük kıyaslama oyununa sürekli özeniyor.
Sosyal medyada mutlu gözükmek için harcanan çok büyük bir gayret var. Ama ekranda bu gayret gözükmüyor.
Stanford Üniversitesinde konuyla ilgili çalışmalar yapan araştırmacılar işte bu durumlar için bir kavram geliştirmişler;
“Ördek Sendromu.”
Ördekler gölün üzerinde hiçbir çaba sarf etmiyormuş gibi, rahat ve dingin bir şekilde süzülürler.
Gölün altında kalan ayakları bir makine gibi çalışır ama dışarıdan bakınca hiç belli olmaz.
Sosyal medyada suyun altında kalan kısımlar da ekranda gözükse, inanın kimse moralini falan bozmaz.
Öyleyse sosyal medyada ikide bir kendini paylaşan, gittiğini, yediğini, içtiğini paylaşanlara bakıp hayatı kendinize zehir etmeyin. Sizin hayatınız belki de ondan çok daha huzurlu, çok daha güzeldir!