Değerli Dostlar; sizlerle “cehalet-cahillik” konusunu paylaşalım istedim.

Cehalet: bilmezlik, bilgisizlik, deneyimsizlik ya da toyluk olarak geçmektedir.

 

Cahil insanın ne yapacağını kestiremezsiniz. Bilgi sahibi olmadığı gibi yaptıklarının sonuçlarını asla düşünmez ve hatalarını asla kabul etmez. Eğitim görmeyen birisi düşünme yeteneğini zamanla kaybeder, doğruyu ve yanlışı ayırt etmesi çok  zor olur. Genelde insanlar bilgisiz, kültürsüz, görgüsüz olduğundan dolayı çevresindekilerle anlaşmaları da çok zordur. Cahil ve eğitimli insan arasında bir çok fark vardır. Birbirlerine benzemedikleri gibi dünyaya bakış açıları da tamamen farklıdır.

Mevlânâ, cehaleti aklın önündeki en büyük engel olarak görür. Onun bir aldanış olduğunu belirtir ve nefislerini körlük, bilgisizlik kaplamış olan kişileri de kınar.

 

 Mevlana’nın ifadesiyle, “Bilgisizlik, akılda bir taassuptur ki, buna tutulanların şehirlerinde kargalar şom şom bağrışırlar, yerleri yurtları harabeye döner.” Yani bilgisiz bir nefis ve toplum hayatiyetini sürdüremez, yıkılır, viraneye döner. Zira aptallık ve bilgisizlik, yama kabul etmez bir yırtıktır.

 

Cahil, birçok değerin farkında değildir. Ona hakikat sırları nice defa gösterilse de, o görmez.

 

Mevlânâ tatlı sözlü olsa dahi cahilin sözlerine kanmamayı öğütleyip, bu vasıftaki kişilerin sözlerini eskimiş, yıllanmış zehire benzetir. Ona göre, bilgisizlerle düşüp kalkan bilgisiz kalacağı gibi, toplumda yalnız da kalır.

Mevlana’ya göre, silahla bilgisizlik bir araya gelince Firavunca bir eda ile bütün dünyanın yakılıp yıkılabileceğini bu sebeple cahil(lik)den korkulması gerektiği üzerinde durur. Cahil(lik) den korkmak gerektiği ise yine bilgi ile elde edilir.

Cahiller, cesur olurlar."
(Hz. Muhammed s.a.v)

"İhya etmek için ne kadar ilim lazımsa, İmha için de o kadar cehalet kafidir." 
(Necip Fazıl Kısakürek)

"Cahil kimsenin yanında, kitap gibi sessiz ol." (Mevlâna)

"Cahil insanlar davul gibidir. Sesi çok çıkar ama içi boştur." (Sadi Şirazi)

Konfüçyüs’ün ilerleyen yaşlarında evine ziyaretçi bir genç gelir,

Genç, duvarın yerden tavana kadar kitaplık ve bu kitaplığın da tamamen dolu olduğunu görür. Dayanamayıp, "bunca kitabı gerçekten okudunuz mu?" diye sorar.

Konfüçyüs; "evet" cevabını verir.

Genç tekrar sorar; "bu kadar çok kitaptan kim bilir neler öğrendiniz?"

Konfüçyüs tekrar cevap verir; "Evet, ne kadar cahil olduğumu öğrendim"