Değerli Dostlar; sizlerle “istemenin gücü” konusunu paylaşalım istedim.

Yapmak istediğimiz herhangi bir işte ya da başarılı olmak istediğimiz herhangi bir konuda ne kadar istekliyiz? Bizim için son derece önemlidir.

Öncelikle;

1)     Hayatımızdaki belirli bir engeli aşmaya dair yoğun ve samimi bir istek hissetmeli;

2)     Bir çıkış yolu olduğuna dair net bir karara varmalı;

3)     Kesin bir şekilde bunun izlemek istediğimiz yol olduğuna dair karar verdiğimizde zafer ve başarı mutlaka bizim olacaktır.

Eğer huzuru ve sükuneti gerçekten isterseniz, bunları elde edersiniz. Size çok kötü davranmıştır, il yerinde, patronunuz ya da amiriniz size haksızlık etmiştir ya da birinin ne kadar kötü yürekli bir kişi olduğunu anlamışsınızdır fakat bütün bunlar fark etmez. Zihinsel ve manevi güçlerinize uyandığınızda bunların hiçbir önemi kalmaz. Ne istediğinizi bilirsiniz ve kesin bir şekilde nefret, öfke, düşmanlık ve kötü niyet hırslarının sizi sarıp; huzurunuzu, uyumunuzu, sağlığınızı ve mutluluğunuzu çalmasına karşı çıkmalısınız.

Düşüncelerinizi hayattaki amacınıza özdeşleştirme alışkanlığına sahip olduğunuzda, insanlar, durumlar, haberler ve olaylar sizi üzemez. Amacınız huzur, sağlık, ilham, uyum ve bolluktur. İçinizde şu anda bir huzur Nehri aktığını hissedin. Düşünceniz maddi olmayan ve görünmez bir güçtür. Bunun sizi ayrıcalıklı bir insan yaptığını; size ilham ve huzur vermesini kendiniz seçersiniz. (Bu bölüm Joseph Murphy’nin “Bilinçaltının Gücü “adlı kitabından alınmıştır.)

Bir gencin, Sokrates'e nasıl bilgelik sahibi olduğunu sorduğu bir öykü vardır.

 “Benimle gel” demiş Sokrates. Genci bir nehre götürüp başını suya sokmuştur.

Genç nefessiz kalana dek başını o şekilde tutmuş. Sonra da onu serbest bırakmıştır.

Genç kendine geldiğinde, Sokrates ona, “Başın suyun altındayken en çok ne istedin?” diye sormuş.

Genç; “Havayı içime çekebilmek.” diye cevap vermiştir.

Sokrates ağır ağır başını sallamış.

 “Bilgeliğe de onu başın suyun altındayken havayı istediğin kadar istediğinde sahip olursun” demiştir.