Değerli Dostlar; bu hafta sizlerle hayatımızda olan “dönüm noktası/noktaları” hususunu paylaşalım istedim.

Cengiz Alkış’ın “26. Kilometre” adlı kitabı ilham kaynağımız oldu. “Hayat maratonunda kaçıncı kilometredesiniz?” diye sorgulamış yazar.

26. Kilometre, iş hayatımızda ve hayatın her alanında yaptığımız ya da yapmak zorunda kaldığımız seçimler üzerine yazılmış sürükleyici bir kişisel gelişim romanıdır aslında.

Romanda hayat maratonunda önemli bir aşama olan 26. Kilometreye ulaşmanın, zorlukların getirdiği çaresizliğe boyun eğmemenin ve içimizdeki 'biz'i harekete geçiren güzel duyguları yeniden yakalayarak yola devam etmenin önemi vurgulanıyor.

Kitabın adı, maratondaki 26. kilometrenin en zorlu etap olmasından geliyor. 26. Kilometreyi tamamlayan maratonu bitirirmiş. Onun için 26. Kilometre, maratonun dönüm noktası olarak kabul ediliyor.

MÖ IV. Yüzyılda, Atina yakınlardaki Marathon Ovasında yapılan savaşta, öğleden akşama kadar süren çarpışmanın sonunda, Atinalılar Yunanistan’daki ilk Pers istilasını geri püskürtürler. Savaş, güçlü Pers ordusuna karşı Yunanlıların zaferiyle sonuçlanır.

Efsanede, adının Ariston olduğu söylenen askerin, Marathon Ovası ile Atina arasındaki yaklaşık 40 kilometrelik mesafeyi koşarak, zafer haberini verdikten sonra öldüğü söylenir. İşte günümüzdeki “maraton” koşuları da içinde dayanıklılık, gözyaşı ve zaferin olduğu bu hikâyeye dayandırılır.

“Hayatın maraton yarışı”da bu gibi birçok örneklerle doludur. Yarışın en zor aşaması “26. Kilometre” olarak ifade edilir.

Yani 26. Kilometre bir çeşit maratonun ve hayatımızın dönüm noktasıdır.

Bu arada hayata doğru bakmak, inanın her zaman insana mutluluk ve başarı getirmiştir. Bazen şanssızlık ya da haksızlıklar yüzünden elindeki imkanlarını kaybetse bile. Sakın korkmayın onları yeniden kazanacak enerjiyi ve gücü her zaman kendinizde bulabilirsiniz.

Mevlâna hazretleri buyuruyor ki: “Her şey üstüne gelip seni dayanamayacağın bir yere getirdiğinde sakın vazgeçme; çünkü orası gidişatın değişeceği yerdir.”

Mevlâna Celaleddin Rumi, sanki hayatımın 26. Kilometresini hatırlatmış bizlere.

La Tahzen! Üzülme...

Zahmette rahmet vardır.

Her gün şu koca kâinat yeniden yaratılmakta, yeniden canlanmakta, her gün yeniden dirilmekte adeta. Ve biz yine sanki sıradan bir güne uyanmaktayız.

Alışverişe gidip üzerimize uygun bir elbiseyi bulmamız ne kadar zaman sürüyor? Bir eğitimi almak için günlerce, haftalarca gidip geliyoruz. Ve bu eğitimi hayatımıza geçirmemiz ayrı bir çaba gerektiriyor. Hiçbir şey zahmetsiz olmuyor. Bir yolculuğa çıkıyoruz. Bu ister tatil yolculuğu olsun ister kişisel gelişim yolculuğu olsun; ister ilim yolculuğu olsun. Yanımıza azık almadan, hazırlık yapmadan evden çıkamıyoruz.

İşte şimdi yola revan olma vakti; yolun tam 26. Kilometresindeyiz.

İstediğimiz bir şeyi elde etmek için ne kadar çabalıyoruz. Hele bir de bizleri çok zorluyor, aksilikler çıkıyorsa, ders almamız gereken durumlar işi daha da zorlaştırır değil mi? Belki de vazgeçme noktasına geliriz. İşte eğer orada vazgeçmeyip bir adım daha atabilirsek; Hayatımızın dönüm noktası olacak mucizeler gerçekleşecektir inanın.

Ayağın kırıldı diye üzülme! Allah senden aldığı ayak yerine belki sana kanat verecektir. Havada uçan kuşlara bir bak! Ne ekerler ne biçerler, onların rızkına kefil olan Allah bizi mi ihmal edecek sanırsın? Karanlıklarda kaldım diye üzülme! Yusuf karanlık kuyudan, karanlık zindandan çıktı da Mısır’a Sultan olmadı mı?

Azim ve kararlılık ile hayatımızda ki nice 26. Kilometrelere; bizler için hayırlı olan hayatımızda ki nice dönüm noktalarına ulaşmak dileğiyle...