Değerli Dostlar; sizlerle günlük hayatta çok kullandığımız, “hakir görmek” kavramının paylaşalım istedim.

Hakir görmek sözlükte; değer vermemek, küçük görmek, hor bakmak, önemsiz saymak, küçümsemek, aşağı görmek olarak geçmektedir.

 

Harika Bir Kızılderili Sözü:

“Sular yükselince, balıklar karıncaları yer;  Sular çekilince de karıncalar balıkları yer." Kimse bugünkü üstünlüğüne ve gücüne güvenmemelidir. Çünkü kimin kimi yiyeceğine suyun akışı karar verir.

 

Toplumda küçükten büyüğe, yaşlıdan gencine, kadından erkeğe herkesin birbirine ihtiyacı var. Bu durum zorunluluktur aslında. Hani deriz ki; “Yalnızlık Allah’a mahsustur.”

 

Dolayısıyla bir insanın diğer insan/insanları hor görme ya da hakir görme gibi bir davranış veya tutum içerisine girme hakkı yoktur.

 

Toplumda her insanın bir görevi vardır. Hayatın döngüsü böyle devam eder. Sanki bir çarkın dişliler gibiyiz. Birimiz veya birimizin yaptığı iş eksik olursa çark sağlıklı çalışmaz.

 

Aşağıdaki hikâye ile sözümüzü noktalayalım.

 

Ormanda yaşayan kocaman bir fil ve küçücük fare varmış. Bu iki hayvan ormanda hiç anlaşamaz sürekli ağız kavgası yaparmış. Çünkü fil sürekli farenin küçüklüğünden ve bir işe yaramayışından yakınırmış. Fare ise buna katılmaz “Herkes kendi işine baksın. Elbette bende birçok işe yarıyorum” diyormuş. Fil ise buna sadece gülüyormuş.

Bir gün koca fil ormanda dolanmaya, sağda solda yemek aramaya başlamış. O kadar çok yürümüş ve bulduklarını yemiş ki daha fazla yürüyecek hali kalmamış ve bir ağacın altına oturmak istemiş. Kendine göre büyük gölgesi olan bir ağaç bulmuş ve ağacın yanına yaklaştığında yerde duran kocaman bir elma görmüş. Tam elmaya doğru yönelmiş ve birden kendisini kocaman bir ağın içinde bulmuş. Bu ağ avcılar tarafından kurulmuş ve koca fil de bu tuzağa düşmüş. Ormanda ki bütün hayvanlar dikkatle dolaşır ve tuzağa düşmemek için sadece ağaçlarda ki meyveleri yermiş. Ama koca fil açgözlülüğüne yenilmiş ve çoktan tuzağa düşmüş. Ağın içinde çırpınmaya başlamış “Yardım edin, yardım edin” diye bağırıyormuş. O sırada küçük fare de ağaçların dallarında geziniyormuş ve filin bağırmalarını duymuş. Sesin geldiği yere doğru gitmiş ve koca fili ağın içinde görmüş. Başlamış gülmeye. “Kocamanım diye övünüyordun ama bak tuzağa düşmüşsün. Gövdenin değil zekanın büyük olması lazım” demiş. Fil de “Galiba haklısın koca gövdemle ağın içinde olan ben küçücük olup ağa takılmayan sensin. Şimdi lütfen bana yardım et” demiş. Fare de “Bir daha benimle dalga geçmemeye söz verirsen sana yardım ederim” demiş.

Fil söz vermiş ve fare başlamış ağın iplerini dişlemeye. Kısa süre içinde bütün ipler çözülmüş ve fil özgürlüğüne kavuşmuş. “Bugüne kadar seninle dalga geçtiğim için özür dilerim. Küçük olsan da birçok işe yarıyormuşsun. Affet beni fare” demiş. Fare de küçük boyu ama kocaman yüreğiyle fili affetmiş.

 İki arkadaş bir daha hiç kavga etmemiş bu olayda bütün ormana ders olmuş.

Kimseyi hor görmemek,  herkesi hoş görmek!” Dileğiyle...