Değerli Dostlar; günlük hayatta çok fazla yaptığımız ve çevremizdeki birçok insanda karşılaştığımız, “boş ya da faydasız konuşmak” konusunu paylaşalım istedim.
Bizlerin en önemli sermayelerinden biri; vaktimizdir. Vaktimizi fuzuli işlere sarf ettiğimiz de hem bu dünya için sermayemizi hem de ahret hayatı sermayemizi zayi ediyoruz.
Fuzuli işlerden biri de “boş ya da faydasız konuşmadır.” Peygamber Efendimiz şöyle buyurmuştur: “Boş konuşmalar yapmayı terk etmek, kişinin Müslümanlığının güzelliğindendir.” (Tirmizî 2317)
Hazreti Ömer şöyle demiştir: “Seni ilgilendirmeyen konuları kurcalama! Düşmanından uzaklaş! Emin olan hariç, kavminden olan dostundan bile uzak dur! Emin de ancak Allah'tan korkan bir kimse demektir. Facir(azan, günaha dalan) bir kimse ile arkadaşlık yapma ki ondan fısk(küfür, riyakarlık) ve fücur(ahlâk düşüklüğü) öğrenmesin! O'na sırrını ifşa etme, işlerinde Allah’tan korkanlarla istişare et. (İbnü Ebi Şeybe, el-Musannef, 26041)
Mücahid, İbn Abbas’ın şöyle dediğini naklediyor: Beş haslet vardır. Onlar muhakkak ki Allah yolunda vakfedilen yağız atlardan bana daha sevimli gelirler:
1) Seni ilgilendirmeyen bir konuda konuşma! Çünkü böyle bir konuşma fuzulidir ve bu konuşmadan sana günah gelmeyeceğinden emin değilim.
2) Seni ilgilendiren bir konuda yeri gelmedikçe konuşma! Çünkü kendisini ilgilendiren bir konuda konuşan çok kimse vardır ki konuşmasını uygun olan yerde değil de başka yerde yapar ve böylece sıkıntıya girer.
3) Ne halim bir kimseyle ne de ahmakla tartışma! Çünkü tartışmandan dolayı halim kimse sana buğz eder, ahmak da seni üzer.
4) Senin yanında bulunmadığı zaman arkadaşını öyle bir sıfatla zikret ki seni aynı sıfatla zikretmesi hoşuna gitsin. Kardeşine öyle bir muamele yap ki aynı muameleyi sana yapması seni sevindirsin.
5) İyiliğinden dolayı mükâfatlandırılacağını, kötülüğünden dolayı cezalandırılacağını bilen bir kimsenin ameli gibi amelde bulun!
Lokman Hekim'e şöyle denildi: “Senin hikmetin nedir?” Cevap olarak şöyle dedi: “Başkası tarafından yapıldığında yapmaktan kurtulduğum şeyi sormamam ve beni ilgilendirmeyen bir şey için zorluklara girmemem.” (Yukarıda ki maddeler ve Lokman Hekim’in görüşü; İmam Gazali'nin “Dil Hastalıkları ve Korunma Yolları” Kitabı sayfa 28’den alınmıştır.)
Bu konuda Lokman Hekim’den rivayet edilen şu husus tam bir ibret örneğidir. Lokman Hekim, Davut Aleyhisselam'ın huzuruna girdi. Hazreti Davut o anda bir zırh örüyordu. Lokman Hekim daha önce bu sanatı hiç görmüş değildi. Ondan gördüğü bu sanat O'nu çok şaşırttı ve Davut Aleyhisselam’a yaptığını sormak istediyse de hikmet onu bu sualden men etti. Dolayısıyla nefsini zapt edip sormadı. Davut Aleyhisselam işini bitirince ayağa kalktı. Sonra zırhı giydi ve şöyle dedi: “Evet zırh savaş içindir!” Bunun üzerine Lokman Hekim şöyle dedi: “Susmak hikmetin ta kendisidir. Fakat susan pek azdır.”(Beyhaki, 4671)