Bu sabah hava nasıl diye şöyle bir pencereden bakayım dedim havanın nasıl olduğuna bakmak için baktığımı unuttum karşıdaki dereye gözlerim takılınca.
Dakikalarca durup izledim öylece.
O kadar naif akıyorduk ki izlemekten kendimi alıkoyamıyordum.
Her şeyin naifi ve dingini insana huzur veriyor. Bu su içinde geçerli insan içinde, hayvanlar içinde, hava içinde.
Bundan üç sene önce bayağı bir kar yağışı oldu yaylalara ve o sene bugünkü hayranlıkla izlediğim o dere yatağı doldu taşmak üzereydi neredeyse ve sular öyle bir hışımla geliyorduk ki anlatamam görmeniz lazımdı.
O günde durup dereyi izlemiştim ama bugünkü gibi huşu içerisinde değil tabii ki de.
Suların hışımla akışı ve çıkardığı o gürültülü ses pekte hoş bir manzara değildi doğrusu.
İnsanlarda böyle değil mi aslında naif olanla sohbete doyum olmazken, hışımla konuşan ve ne konuştuğunda haberi bire olmayan insana merhaba bile demek gelmez insanın içinden.
İnsan da ne kadar naif ve dingin olursa çevresindeki insanlar onu huşu içinde dinler ve izler.
Aksi halde diğer türlü insanlar zaman kaybından başka bir şey değiller.
Kendilerinde bir marifet olduğunu düşünürler hal ve hareketlerinin oysaki bilmezler ki (ya da bilirler ama bilmemezliğe vururlar ) ne kadar itici olduklarını.
Karın yağışını düşünün gökten nazlı nazlı düşerken yere herkesin hayranlığını kazanır. Bir de fırtınayı düşünün fırtına çıkınca herkes evlere kapanır. Kapısını penceresini kapatır.
Yağmurda aynı şekilde değil mi? Aheste aheste yağınca izlemeye doyulmuyor hatta çıkıp dışarı yağmurda ıslanmayı göze alaraktan yürüyüşler yapılıyor.
Veya geçiyorsun pencerenin kenarına izliyorsun dakikalarca.
Ama şimşek çakınca öylemi hemen kaçıyorsun pencere kenarından.
Dışarda isen hemen eve gelmek için uğraşıyorsun.
Yağmurun sakin yağışı kendini seyrettirirken, şimşek eşliğinde yağan yağmurdan ise kaçıyor insan.
Hani bir söz vardır ya "çiçekleri yağmurlar büyütür, şimşekler değil " diye.
Bizlerde her zaman yağmur olalım şimşek olmaktan kaçınalım.
Naifliğimizden her zaman feyz alsın insanlar. Hışmımızdan dolayı kaçmasınlar. Hayvanlarda öyle değil mi sakin olan hayvanlarla zaman geçirmek ayrı bir güzel.
Mesela sakin bir atın sırtında gezmek çok eğlenceli bir hâl alırken, hırçın bir ata bırakın binip gezinti yapmayı yanına bile yaklaşmak istemezsiniz.
Yumuşak huy ve sakin bir hâl ne kadarda güzel bir meziyet.
Her zaman yumuşak huylu ve sakin bir hâl üzerinde kalmaya gayret edelim. En sinirlendiğimiz anda bile sakinliğimizi korumaya özen gösterelim. "Öfke gelir göz kararır, öfke gider yüz kızarır." Sözüyle yazıma son vereyim.
Sevgiyle kalın sevgi yayın hoşça kalın.
Fatma Şahin Sungur