CAFER AKSAY
Köşe Yazarı
CAFER AKSAY
 

UMUT!

Değerli Dostlar; “umut/ümit” konusu ile ilgili paylaşımda bulunalım istedim. Umut/Ümit: Umut sözcüğü daha çok 'umut etmek' tabiri ile bilinir. Oldukça geniş bir anlama sahip olduğunu söyleyebiliriz. Çünkü umut edildiği zaman insanın beklentisi olduğu anlaşılır. Bu beklenti güven duyulan herhangi bir konu ile alakalı olabilir. Konunun ilham kaynağı aşağıdaki harika hikayedir. Bir gün, bir adam çölde kaybolur. Yanına aldığı azıcık yiyecek ve su çoktan tükenmiştir. İki gündür bir damla su bile bulamadan umutsuzca dolaşmaktadır. Şunu çok iyi biliyor ki, çok yakında su bulamazsa, birkaç saat içinde hayatı sona erecektir. Fakat içinde hâlâ küçük bir umut kıvılcımı yanıyordur. Bu yüzden aramaya devam eder. Aramaktan vazgeçmez. Belki bir yerde su bulabilirim diye düşünür. Tam o sırada, uzakta bir kulübe görür. Önce bunun bir serap olduğunu zanneder. Zaten daha önce de çöl, gözünü aldatmıştır. Fakat bu kez inanmaktan başka seçeneği yoktur. Bu onun son şansıdır. Kalan son gücünü toplayarak kulübeye doğru yürür. Yaklaştıkça, umudu büyür. Ve nihayet… kulübe gerçekten oradadır. Ama yaklaştığında görür ki, burası yıllar öncesinden terk edilmiştir. Yine de içeri girer. Belki biraz su bulabilirim diyerek… Ve işte o an, bir el pompası görür. İçini yepyeni bir enerji kaplar. Koşarak pompanın başına gider ve su çekmeye başlar. Ama hiçbir şey çıkmaz. Pompa kupkurudur. Uzun zamandır kullanılmadığı bellidir. Yıkılmış vaziyettedir. Yere yığılır. Bu sondu, diye düşünür. Tam o sırada, tavana bağlı bir şişe fark eder. Zorlukla uzanıp alır. Tam içecekken, şişenin üzerinde bir not olduğunu görür. Notta şunlar yazıyordur:  “Bu suyu pompayı çalıştırmak için kullan. Ve lütfen… sonra şişeyi tekrar doldurun — senden sonra gelecek yolcu için.” Bir anda korkunç bir tereddüt yaşar. Bu suyu içip canını mı kurtarmalı? Yoksa bütün umudunu pompanın çalışacağına bağlayıp suyu içine mi dökmelidir? Aklından bin bir düşünce geçer. Ya pompa işe yaramazsa? Ya yeraltı suyu bitmişse? Ya bu not doğru değilse? Fakat ya gerçekten çalışırsa ve bol su çıkarsa? Uzun uzun düşünür. Ve sonunda, notta yazana güvenmeye karar verir. Titreyen elleriyle suyu pompanın içine döker. Ve pompalamaya başlar — tek gücü, içindeki umuttur. Birkaç denemeden sonra… Su fışkırır. Soğuk, temiz ve bolca! Doyasıya içer. Bedeni canlanır, zihni açılır, yüreği yeniden umutla dolar. Sonra notta yazdığı gibi, şişeyi tekrar doldurdu ve tavana asar. Tam çıkmak üzereyken, başka bir şişe fark eder. (Cam bir şişe) İçinde bir kalem ve bir harita vardır. Harita, çölden çıkışı gösteriyordur. Yolu ezberler, haritayı yerine koyar, mataralarını doldurur ve yola koyulmak üzere kulübeden çıkar. Birkaç adım sonra durur. Geri döner. Düşünür. Sonra kalemi alır ve notun altına şunu yazar:  “İnan bana… bu pompa çalışıyor.”    Bu hikâye hayattan bahsediyor. Bize şunu öğretiyor: Ne kadar zor durumda olursak olalım, umudumuzu asla kaybetmemeliyiz. Ve bazen hayatta, büyük bir şeye ulaşabilmek için; en kıymetli olanı feda etmemiz gerekebilir. Tıpkı adamın, elindeki son suyu pompa için kullanması gibi. Bu hikâyede su; bilgi, sevgi, para ya da inanç gibi en değerli şeyleri simgeliyor. Ve bu şeyleri elde etmek için önce harekete geçmemiz, vermemiz, inanmamız gerekiyor. Tıpkı hayatın pompasına su dökmek gibi. Çoğu zaman, hayat bize verdiğimizden çok daha fazlasını geri verir. Ayrıca şunu da hatırlatıyor: İyilik bulaşıcıdır. Basit bir not bile bir insanın hayatını kurtarabilir. Ve o insan da bir başkasına umut olabilir. Böylece, elden ele, kalpten kalbe, dünya biraz daha insanca yaşayabileceğimiz bir yer olabilir.
Ekleme Tarihi: 07 Ekim 2025 -Salı

UMUT!

Değerli Dostlar; “umut/ümit” konusu ile ilgili paylaşımda bulunalım istedim.

Umut/Ümit: Umut sözcüğü daha çok 'umut etmek' tabiri ile bilinir. Oldukça geniş bir anlama sahip olduğunu söyleyebiliriz. Çünkü umut edildiği zaman insanın beklentisi olduğu anlaşılır. Bu beklenti güven duyulan herhangi bir konu ile alakalı olabilir.

Konunun ilham kaynağı aşağıdaki harika hikayedir.

Bir gün, bir adam çölde kaybolur.

Yanına aldığı azıcık yiyecek ve su çoktan tükenmiştir. İki gündür bir damla su bile bulamadan umutsuzca dolaşmaktadır.

Şunu çok iyi biliyor ki, çok yakında su bulamazsa, birkaç saat içinde hayatı sona erecektir.

Fakat içinde hâlâ küçük bir umut kıvılcımı yanıyordur. Bu yüzden aramaya devam eder. Aramaktan vazgeçmez.

Belki bir yerde su bulabilirim diye düşünür.

Tam o sırada, uzakta bir kulübe görür.

Önce bunun bir serap olduğunu zanneder. Zaten daha önce de çöl, gözünü aldatmıştır.

Fakat bu kez inanmaktan başka seçeneği yoktur. Bu onun son şansıdır.

Kalan son gücünü toplayarak kulübeye doğru yürür.

Yaklaştıkça, umudu büyür.

Ve nihayet… kulübe gerçekten oradadır.

Ama yaklaştığında görür ki, burası yıllar öncesinden terk edilmiştir.

Yine de içeri girer. Belki biraz su bulabilirim diyerek…

Ve işte o an, bir el pompası görür.

İçini yepyeni bir enerji kaplar. Koşarak pompanın başına gider ve su çekmeye başlar.

Ama hiçbir şey çıkmaz. Pompa kupkurudur. Uzun zamandır kullanılmadığı bellidir.

Yıkılmış vaziyettedir. Yere yığılır.

Bu sondu, diye düşünür.

Tam o sırada, tavana bağlı bir şişe fark eder.

Zorlukla uzanıp alır. Tam içecekken, şişenin üzerinde bir not olduğunu görür.

Notta şunlar yazıyordur:

 “Bu suyu pompayı çalıştırmak için kullan.

Ve lütfen… sonra şişeyi tekrar doldurun — senden sonra gelecek yolcu için.”

Bir anda korkunç bir tereddüt yaşar.

Bu suyu içip canını mı kurtarmalı?

Yoksa bütün umudunu pompanın çalışacağına bağlayıp suyu içine mi dökmelidir?

Aklından bin bir düşünce geçer.

Ya pompa işe yaramazsa?

Ya yeraltı suyu bitmişse?

Ya bu not doğru değilse?

Fakat ya gerçekten çalışırsa ve bol su çıkarsa?

Uzun uzun düşünür.

Ve sonunda, notta yazana güvenmeye karar verir.

Titreyen elleriyle suyu pompanın içine döker.

Ve pompalamaya başlar — tek gücü, içindeki umuttur.

Birkaç denemeden sonra…

Su fışkırır.

Soğuk, temiz ve bolca!

Doyasıya içer. Bedeni canlanır, zihni açılır, yüreği yeniden umutla dolar.

Sonra notta yazdığı gibi, şişeyi tekrar doldurdu ve tavana asar.

Tam çıkmak üzereyken, başka bir şişe fark eder. (Cam bir şişe)

İçinde bir kalem ve bir harita vardır.

Harita, çölden çıkışı gösteriyordur.

Yolu ezberler, haritayı yerine koyar, mataralarını doldurur ve yola koyulmak üzere kulübeden çıkar. Birkaç adım sonra durur.

Geri döner. Düşünür.

Sonra kalemi alır ve notun altına şunu yazar:

 “İnan bana… bu pompa çalışıyor.”

 

 Bu hikâye hayattan bahsediyor.

Bize şunu öğretiyor:

Ne kadar zor durumda olursak olalım, umudumuzu asla kaybetmemeliyiz.

Ve bazen hayatta, büyük bir şeye ulaşabilmek için; en kıymetli olanı feda etmemiz gerekebilir.

Tıpkı adamın, elindeki son suyu pompa için kullanması gibi.

Bu hikâyede su; bilgi, sevgi, para ya da inanç gibi en değerli şeyleri simgeliyor.

Ve bu şeyleri elde etmek için önce harekete geçmemiz, vermemiz, inanmamız gerekiyor.

Tıpkı hayatın pompasına su dökmek gibi.

Çoğu zaman, hayat bize verdiğimizden çok daha fazlasını geri verir.

Ayrıca şunu da hatırlatıyor:

İyilik bulaşıcıdır.

Basit bir not bile bir insanın hayatını kurtarabilir.

Ve o insan da bir başkasına umut olabilir.

Böylece, elden ele, kalpten kalbe, dünya biraz daha insanca yaşayabileceğimiz bir yer olabilir.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve erdemliajans.com.tr sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Diğer Yazıları

Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.