Değerli Dostlar; duygu(his) konusu ile ilgili paylaşımda bulunalım istedim.
Duygu konusu hem çok karmaşık hem de çok uzun bir konu fakat mümkün oldukça kısa ve öz ele almaya çalışacağım.
Psikoloji de bir durum ya da olayın insanların iç dünyasında uyandırdığı karmaşık tepkilere duygu denir. Duyguların deneyimsel, davranışsal ve fizyolojik bileşenleri bulunduğu için karmaşık olarak nitelendirilirler. Duygunun eş anlamlısı olarak his kullanılsa da duygular his, itici güç, fizyolojik değişim ve denetim gibi pek çok öğeden meydana gelir. İlk olarak yüz ifadesinde kendini gösteren duygular, beden dili ve ses tonu ile de ifade edilebilir.
Duygunun çeşidi ve yoğunluğu olayın ve durumun özelliklerine göre değişir. Örneğin, tehdit söz konusu olduğunda korku duygusunun ortaya çıkması muhtemelen birini hayal kırıklığına uğratma durumunda utanç duygusu görülebilir.
Duygular bizim pusulamızdır ve her bir duygunun bir işlevi vardır. Duygu Çarkına göre sekiz temel duygu olduğu kabul edilir. Bunlar aşağıdaki gibidir:
- Üzüntü(Keder)
- Şaşkınlık
- Öfke
- Korku
- Mutluluk
- Haz
- Sevinç
- Sevgi
Bazen bu duyguları birbirinden ayırmak çok güçtür. Yine de bazı duygu türlerini kısaca ele alalım.
Mutluluk
Bireyler genellikle en çok mutluluk duygusunu yaşamak için hayattaki amaçlarını ve hedeflerini belirler. Mutluluk duygusu bireylerde genelde memnuniyet, neşe, haz, keyif almak gibi ruh halleri ile birlikte organize olarak görülmektedir. Mutluluğun bireyler üzerinde oluşturduğu biyolojik değişikliklerde vardır. Mutluluk duygusu, beyin merkezinde olumsuz duyguları engelleyip bir enerji artışına yol açarak kaygı verici düşünceleri durduran bir yapı oluşturur. Ancak bedeni rahatsız edici duyguların oluşturduğu biyolojik uyarılmadan kurtaran sükûnet hali dışında, belirli bir fizyolojik değişim görülmez. Bu durum bedene genel bir dinlenme sağlar, ayrıca kişiyi elindeki işi yapmaya çeşitli hedeflere doğru ilerlemeye hazır ve istekli hale getirir.
Üzüntü
Her birey bütün duyguları yaşadığı gibi üzüntü duygusunu da yaşayacaktır. Üzüntü duygusu genellikle, hüzün, hayal kırıklığı, ilgi eksikliği, umutsuzluk gibi ruh halleri ile birlikte organize görünür. Üzüntü duygusu bireyde giderek artar ve şiddetlenir ve bireyin hayatını olumsuz derecede etkilemeye başlarsa bireyi depresyona sürükleyebilir. Üzüntü duygusunun da bireyde yarattığı biyolojik değişiklikler vardır. Üzüntü duygusunun esas işlevi, yakın birinin ölümü veya büyük bir hayal kırıklığı gibi önemli kayıplara uyum sağlamaya yardımcı olmaktır. Üzüntü enerjiyi azaltır, derinleşip depresyona da yaklaştıkça da metabolizmayı da yavaşlatarak hayattan haz duyulan özelliklerden uzaklaşmaya yol açar. Bu içe dönüklük, kaybın veya kırgınlığın yasını tutup sonuçlarını değerlendirmeyi, sonra da artan enerjiyle birlikte yeni başlangıçlar planlamayı sağlar. Bu enerji kaybı, üzüntüye kapılan ve hassaslaşan insanları, daha güvende yuvalarına yakın tutmuş olabilir.
Öfke
Öfke duygusu diğer bireylere karşı düşmanlık, husumet gibi ruh halleri ile birlikte organize olarak görülebilir. Öfke hissedildiğinde vücutta, kan akışı bir silahı tutmayı ya da düşmana vurmayı kolaylaştırıcı şekilde ellere yönelir; kalp atışı hızlanır, adrenalin gibi hormonların hızla salgılanmasıyla birlikte çevikçe hareket etmeye yetecek güçte enerji meydana gelir. Öfke duygusu ilişkilerde yapıcı olmaya, olayların kesin bir sonuca varılmasında, adım atmaya istekli bir hale getiren bir yapıda oluşabilir. Bununla beraber de öfke duygusu sigara, alkol ya da uyuşturucu gibi davranışlarını da artırma olasılığı görülmektedir. Kişiye hakaret, engellenme ve aşağılanma gibi davranışlar öfkenin en önemli sebeplerindendir.
Korku
Her duyguyu yaşadığımız gibi korku duygusunun bize kattığı biyolojik, fizyolojik ve psikolojik etkiler vardır. Korku duygusu hayata devam etmemizi ve hayatta kalmamızı sağlayan bir duygu türüdür. Korku hissedildiğinde, kan kaçmayı kolaylaştırmak için bacaklardaki gibi büyük iskelet kaslarına yönelir ve sanki yüzdeki kan çekilir, bu da kanın ‘’donduğu’’ hissine verir. Bu arada saklanmanın daha iyi bir alternatif olup olmadığının anlaşılması için beden bir anlık donar. Beynin duygusal merkezlerindeki devreler onu alarma geçirip harekete hazırlamak üzere hormon salgılamasını başlatır. Dikkat, nasıl tepki verilmesi gerektiğini değerlendirmek için yaklaşan tehlikeye odaklanır.
Örneğin bir araba sürerken kar yağdığını ve görüş alanınız etkilendiğinde bir korku duygusu yaşayabilirsiniz. O anda yola daha dikkatli odaklanmak veya arabayı sağa çekip beklemek korku duygusunun yarattığı hayatta kalma refleksidir.
Şaşkınlık
Şaşkınlık duygusu genellikle ani anlarda ve beklenmedik durumlarda ortaya çıkan bir duygu türüdür. Şaşkınlık duygusunda kaşlar kalkar, görüş alanının büyüyüp retinaya daha fazla ışık girmesini sağlar. Bu, beklenmedik durum hakkında daha fazla bilgi edinip çevrede neler olup bittiğini anlayarak en uygun hareketin yapılmasına olanak sağlar. Örneğin ilk defa bir şehir merkezine gittiniz ve ilk defa gidiyorsunuz, beğendiyseniz ve siz de şaşkınlık oluşturduysa bütün yerlere dikkatli bakarsınız ve görüş alanınız büyür ve daha dikkatli olursunuz.
Aslında insanın her duygusu, ayrı bir âleme açılan kapıdır. Sevgiyle başka başka bir âleme, korkuyla başka bir âleme, hırsla ve endişeyle başka bir âleme gireriz. Her bir duygumuzu dünyaya arkasından baktığımız farklı renkteki bir cama benzeyebilir. Onlar üzerinden hayatı seyrederiz. Birbirinden farklı ruhî tatlar alırız.
“Duygularımız, içimizdeki rehberin elçileridir. Öfke, hüzün, telaş, mutluluk, hayal kırıklığı, özlem; hepsi birer elçidir ve bize mesajlar vermeye çalışmaktadır. Duygularınızı tanıyın ve köklerini bir an önce dikkate almaya başlayın.” (Var mısın? Doğan Cüceloğlu)