Merhaba can dostlarım. Bugün sizlerle ailelerin nasıl evlatlarını bir çocuk gibi görüp yine aynı şekilde yetişkin davranışları sergilemesi gerektiğini aşılamaya çalışma zırvalamasından bahsedeceğim.

Öncelikle şunu söylemeliyim ben hiç ebeveyn olmadım ama birçok ebeveyn ile aynı ortamda bulundum.  Ve hepsinin ağzından çıkan cümlelerin sonu başarısızlıkla suçlanmış bir zincirden geçiyordu. 

Örneğin bir anne "benim çocuğum niye ev işi yapmıyor "diyor.  E şimdi cancağızım sen bu evlada yetişkin olana kadar suyunu önüne koymuşsun, yemeğini ayrı yapmışsın ve bunun sonucunda bunları artık sana yapmasını bekliyorsun. Bana kalırsa hiçbir bilgi pratiğe dökülmediği sürece kalıcı olmaz.

Ebeveynler en büyük hatayı kulağın duyduğu cümleyi komuta çevirmesini bekliyorlar.

Bunun sonrasında da yıllarca çocuğum bana 'bir su bile vermedi' diyorlar.

 Ha sakın yanlış anlaşılmasın evladın vefasızlığının başka sebepleri de var.

 "Lakin elma ağacının dibine de armut düşecek değil ya güzel dostum."

Size de şu konuda hak veriyorum. Anne-baba olmak zorlu bir süreç ama bu süreci de başlatan sizsiniz. Nasıl ki Allah'tan razı olunmadığı sürece bu evladınız dünyaya gelmiyorsa evladınız da sizden razı olmadığı sürece sizin dünyanıza gelmez. Sizin hayatınızın sadece uzaktan bir parçası gibi durur.

Ben anne olma lütfuna daha erişemedim . Fakat bir gün o mertebeye erişirsem evladıma hayatımda canlı örneği olmadığım hiçbir konunun nasihatini yapmam. Ki evladınız zaten baskılarla değil de sevgiyle büyüyorsa sizin hayatınızı öncü olarak görür. Anne baba lütfuna erişmiş kişilere 3 Altın söylemim var.

1)Arkadaş değil aile olduğunuzun farkına varın ve buna göre sınırlarınızı çizin.

2)Sevgili değil ama sevginin ana kucağının siz olduğunu hissettirin.

3)Beslenme ihtiyacını karşıladığınızda en iyi ebeveynin siz olduğunuzu değil de bütün beşerî duyularına kulak verdiğinizde en iyi ebeveynin siz olduğuna emin olun.

 DİPNOT: Tohumun fideye dönüşümü için sıkıntılara değil ihtiyaçlara kulak verin.