Anı insanın hayat mücadelesine devam edebildiğini gösteren belirteçtir. Eğer ruh bedenden çıkmıyorsa bilin ki anı kapıları ağzına kadar anılara açıktır. Anılar ise bütün hayal üstülüklere...

Rüya , hayatın varoluşunda bir yer edinir ve bundan dolayı anı sayılmasında bir engel yoktur. Ozan Ünal heykel oluşturup hatıra edinebiliyor. Fakat heykel hatıra edinemiyor. Nedeni de sırf canlı bir varlık olmamasından kaynaklıdır. İnsan da tam bu yüzden anı biriktirebilen bir varlıktır. 

Maddi dünyada belirli kalıplara göre ayarladığımız, içinde sadece normallik baskısı olan olgulara anı diyoruz. Lakin bizim bu kalıpları gönül rahatlığıyla kırabildiğimiz , içinde olağanüstülük bulunduran tek bir yer var. O da bildiğiniz üzere rüya halidir.

Düşünsenize sıfır stres, sonsuz hayal gücü ,sıfır gerçeklik , sonsuz en kısa sürelerin geçtiği tek bir yerde “anı “ da var olur. Anının kelime kökü an' dan gelir. Yanı insan yaşadığı ve tamamlayacağı bütün hayatındaki her an da anı biriktirir. Kimi zaman sevgisizlik kimi zaman bambaşka kendi rengine çalan duygular bütünü haline gelir. 

Rüyada ne hissetmiş olursak olalım bence daima güzel anılar biriktirmiş oluruz. Çünkü bizi kötü hissettiren bir şey gördüğümüzde gerçek olmadığını biliriz ya da iyi hissettiren bir şey gördüğümüzde de o anın mutluluğunu yaşayabiliriz. Ama yinelemem de fayda olduğunu görerek söylüyorum ki rüya hayatın ta kendisidir. 

Hayata cıvıl cıvıl, özgürlüğü kısıtlanmamış en özel kısım rüyadır. Kendimden örnek vermek gerekirse ben çok hayalperestim. Bu yüzden de yazarlık yapıyorum. Yazarlık yapıp aynı zamanda ilk gün ki hayalciliğimin dinamik kalmasının önemli nedenlerinden biri de rüyalarıma önem vermem. Mesela yazar olacağımı veya insanlardan takdir görebileceğimi rüyamda gördüm. Aslına bakılırsa işin özü bir bakıma hangisine inanmayı tercih ettiğimizden geçiyor. Ben rüyalarımı birer anı sayarak yola devam ettiğim için gerçekleşiyor. Hatta rüya görmediğim vakit mutsuz bile oluyorum çünkü düşsel bir yapıyı gerçek bir yapıya dönüştürmenin en güzel yanı rüya görmekten geçiyor. 

Rüya kelime kökünde rast geliştir. Aslında bütün gerçek bildiklerimizin arasında en şeffaf olanıdır. Ne anlatmak istediğini bir hayat boyu yaymayan, hayatın rüya dışında kalan kısımlarına göre daha net bir biçimde yer alır. Rüya düşlere dönüşebiliyorsa etken kendimizdir. Rüya andır. An düşe dönüşür. Dönüşen düş inançla birleşerek hatırayı oluşturur. İzninizle yazarlığının rüyadan hatıraya dönüşümünü anlatacağım. Bir gece saat 2 civarında bir rüya gördüm. Her rüya gördükten sonra yaptığım gibi sabah rüyamı hatırlamak amacıyla rüyadan anımsadıklarımı bir kenara not aldım. Sabah kalktım ve parçaları birleştirerek yazar olabileceğimi düşledim. O rüya anını iliklerime kadar işlediği için yazarlığa çok inanmıştım. Tabi yanlış anlaşılmaya yer vermeden söyleyeyim, ben rüyadan önceden de yazı yazıyordum ama bir yerde yayınlamıyordum. Velhasıl kelam gün geldi çattı. Hazırlıksız bir şekilde üstadımla konuşurken onun köşe yazarlığı nasıl yaptığını ve benimde yazarlık yapıp yapamayacağımı sordum.

Üstadım da bana cevaben birkaç tane örnek yazı göndermemi rica etti. Ve bunun sonucunda ajans benden her hafta bir kez düzenli olarak yazı paylaşmamı istedi. O gün bugündür kalem elimden hiç düşmedi. Tam bir buçuk senedir köşe yazısı yazarak an'ı  anı olarak biriktiriyorum. Benim çıkış noktam rüyadan başlayarak onu takip eder biçimde an ve düş ile devam etti. Hatıraların en güzeli ile de devam etmeme yol buldu. Sıra sizinle (PEV Okulları) benim an'ı anı yapmam da...