Başkan Tepe, açıklamasında, ''24 Temmuz “Basın Bayramı” veya “Gazeteciler ve Basın Bayramı”, gibi çeşitli adlarla anılsa da özü “Basında Sansürün kaldırılışı” günüdür.
"Sansür kalkmıştır belki ama baskıcı rejim dünyanın her tarafında üstü kapalı olarak uygulanmaktadır. Bizler her şeye rağmen 24 Temmuz'u, ''Basın Özgürlük ve Dayanışma Günü'' olarak kutluyoruz. Bu tarih, her yıl hatırlanması gereken önemli bir gündür". ifadelerine yer verdi.
Tepe, açıklamasının devamında şunları söyledi;
“Gazetelerin ilk ortaya çıktığı ve yaygınlık kazanmaya başladığı dönemlerden itibaren bu günlere kadar, dünyanın her yerinde idari otorite ile basın arasındaki ilişki, büyük sorunların yaşandığı bir alan olmuştur.
Basının, toplumu ve bireyleri etkileme, kamuoyu oluşturma bakımından, elinde bulundurduğu güç karşısında yönetimlerin, basını yönlendirme, şekillendirme ve kısıtlama yoluna gittikleri hep görülmüştür. ''Sansür'' kavramı böylece ortaya çıkmıştır. Bunun ortadan kaldırılması gerektiği hep söylenmiş, hala da söylenmektedir.
Tarihsel sürecine baktığımızda, Osmanlı İmparatorluğu zamanında çıkan tüm gazeteler, sansür memurlarının kontrol ve denetiminden geçtikten sonra yayınlanabiliyordu.
Türk basınında sansürün ilk uygulandığı tarih 1876’dır. 24 Temmuz 1908 tarihinde, İkinci Meşrutiyet yürürlüğe girdikten sonra bu uygulamaya son verilmesi günümüzde “sansürün kaldırılması” olarak adlandırılmaktadır.
24 Temmuz 1908 yılında ülkemizin gelişmesi için atılmış en büyük adımlardan biri olan basında sansürün kaldırılması ile gazetecilerin özgürlükleri ile alakalı önemli gelişmeler yaşansa da yetersiz kalan kanunlar gazetecileri zor duruma düşürmektedir. Tüm dünyada sansürün kaldırılması ve basının gerçek işlevine kavuşturulmasının çetin mücadelesi halen sürmektedir. Basın susturularak değil, özgürleştirilirek demokrasinin gereği yapılmış olur. Bir yanda sansürün kaldırılışı kutlanırken, diğer yanda gazetecilerin temel hak ve özgürlüklerini kısıtlayıcı, düşünceyi ifade özgürlüğünü yok edici, halkın haber alma ve bilgi edinme hakkını ortadan kaldıran unsurlara karşı tedbirlerin de acil olarak alınması lazım. “Basın Meslek Yasası” günümüz şartlarına göre yeniden yapılandırılmalıdır. Halkımızın haber alma özgürlüğü anlamına gelen, gerçek basın özgürlüğüne kavuşuncaya kadar tüm gazeteciler ve meslek örgütleri mücadelelerine devam edecektir.
Demokrasinin tehdit altında olduğu, vesayetin hüküm sürdüğü bir ortamda, basın özgürlüğünden, ifade hürriyetinden ve sağlıklı bir medya işleyişinden bahsetmek mümkün değildir. Hükümetler, yerel yönetimler, demokrasimizin standartlarının yükselmesi ve basın mensuplarımızın daha özgür bir ortamda mesleklerini icra edebilmeleri için yoğun çaba göstermelidirler.
Medya mensupları ve yöneticileriyle bir araya gelerek, basın özgürlüğü konusunda atılması gereken adımları demokratik bir ortamda tartışmaya, ele almaya çalışmalıdırlar. Buna özel bir hassasiyet göstermeye, hak ve özgürlüklerin geliştirilmesi yönünde adımlar atmaya çalışmalıdırlar. Düşüncelerin, görüşlerin ve haberlerin kamuoyuna ulaştırılması, demokrasinin sağlıklı şekilde işlemesi açısından çok önemlidir.
Bununla birlikte basının da sorumluluklarının bilinciyle hareket etmesi gerekir.
Hukukun evrensel standartlarına bağlı kalınmasının ve basın özgürlüğünün istismar edilmemesinin yanı sıra; doğru haber verme, tarafsızlık, özel hayata ve kişi haklarına saygı gibi ilkelerin gözetilmesi de önem taşımaktadır. Türk Basını her zaman bu ilkeleri üstün tutmalıdır.
Basın meslek ilkelerine uygun, kişi hak ve hürriyetlerine saygılı, tarafsız ve objektif bir yayıncılık anlayışı; toplumda basına güveni artırmasının yanında, kamuoyunun yanlış bilgilendirilerek yönlendirilmesinin ve dezenformasyonun önüne geçilmelidir. Toplumsal değerlere saygılı, sorumluluk bilinci içinde, tarafsız bir anlayışla görevini yerine getiren özgür basın, demokratik toplum düzeninin korunmasının en büyük güvencesidir.
Yerel basınımızın karşı karşıya kaldığı var olma mücadelesi, basınımız ve ülkemiz adına gelecek kaygısı taşımamıza sebep olmaktadır. Yerel basının gelişen teknoloji ve dijital medya unsuru nedeniyle yaşamaları imkansız hale gelmiştir. Yerel basınımıza destek olunması ve yaşatılması için adeta can suyu niteliği taşıyan genel ve yerel yönetim desteklerinin artarak devam etmesi şehirlerimizin arşivi olan yerel basın için büyük bir önem arz etmektedir.
Basında sansürün kaldırılışının yıl dönümünde, görevlerini yaparken hayatını kaybeden değerli basın çalışanlarını saygıyla anıyorum. Bıkmadan, usanmadan, zor koşullarda, büyük bir özveriyle görevlerini yerine getiren tüm basın çalışanlarının, 24 Temmuz Basın Özgürlük ve Dayanışma Gününü kutlu olsun.''