Aynı dili konuşanlar değil, aynı duyguları paylaşanlar anlaşabilir. (Mevlâna)

Değerli Dostlar; bilim açısından “sessiz bilgi”; toplum hayatında “6. His” dediğimiz bir kavram vardır.

Aslında. Mevlâna Hazretleri yukarıda ki sözüyle bu duruma şahane bir açıklama getirmiş.

Bizim de dilimizin döndüğünce bu durumu sizlerle paylaşalım istedim.

6. his terimi, normal beş duyu organımız (görme, işitme, dokunma, tatma, koku alma) dışında algıladığımız, doğaüstü veya telepatik olarak nitelendirilen bir algı veya sezgi yeteneğini ifade eder. Altıncı his, insanların bazen normal duyularının ötesine geçerek, güdülerine veya sezgisel bilgilerine dayanarak olayları veya durumları tahmin etme veya hissetme yeteneği olarak düşünülür.

6. his nedir konusu, doğaüstü fenomenlere, telepatiye, telekineziye veya psişik yeteneklere atıfta bulunabilir. Ancak, bilimsel olarak kanıtlanmış bir fenomen olmadığı için, altıncı his kavramı tartışmalıdır ve bilimsel açıdan birçok eleştiriye tabi tutulmuştur. Bu nedenle, altıncı his kavramı çoğunlukla kişisel inançlar, paranormal veya spiritüel deneyimlerle ilişkilendirilir.

Eğer daha açıklayıcı olmak gerekirse durumu şöyle bir örnekle izah edebiliriz: Mesela anneniz kardeşiniz ya da aynı evi paylaştığınız bir arkadaşınız siz mutfakta yemek yaparken arkanızda belirdi. Siz o kişiyi görmeseniz bile onun arkanızda olduğunu hissedebilirsiniz. Genellikle bunun nedeni siz her ne kadar fark etmeseniz bile arkanızda bulunan kişinin mikro ölçekteki gölgesini algılamanız. Bununla birlikte arkanızda bulunan kişinin ses frekansları da arkanızdaki kişinin kim olduğunu anlamanızı sağlar.

Sessiz bilgi; düşünen zihnin ötesinde bir bilgidir.  Yazmak veya hakkında konuşmak zordur.

Sessiz bilgi, her şeyde var olan derin ve doğuştan gelen bilgeliktir.

Herhangi bir durumda zihninizi çelen bütün iç ve dış seslere rağmen bir sonraki doğru eylemi görebilmek sessiz bilgidir.

Sessiz bilgi,  asla nefret,  kızgınlık ya da intikam enerjisi ihtiva etmez.”

 Aldığınız herhangi bir mesaj bu tür bir enerjiden kaynaklanıyorsa bunun sessiz bir bilgi olmadığını bilirsiniz; büyük ihtimalle zihnin acı çekmeye olan bağımlılığından kaynaklanmaktadır.

Sessiz bilgiye erişmenin bir başka yolu da duygularınıza dikkat etmektir. Karar verirken duygularımız bazen seçici aklımızdan daha iyi göstergeler olabilir.

Mesela bir durum hakkında karar vermeye çalıştığınızı, belli bir seçimin mantık açısından daha tutarlı göründüğünü ancak yine de bir şeylerin doğru olmadığı hissine kapıldığınızı varsayalım. Diyelim ki size daha yüksek ücretli yeni bir iş teklif edildi,  ancak potansiyel işvereninizle görüştüğünüzde içinizde açıklayamadığınız negatif bir enerji oluştu.

Bu duyumları reddetmek yerine onları sessiz bilgi âleminin ipuçları olarak tanımak daha akıllıca olacaktır. Tabii ki bu mutlaka cevabın “hayır” olduğu,  o işi almamanız anlamına gelmiyor; burada yapmanız gereken,  nihai bir karar vermeden önce daha fazla araştırma yapmaktır.

Sessiz bilgi konusu biraz uzun ve karmaşık fakat sizlerle ana fikrini paylaşmaya gayret ettim.