(Nekahat; Kelime anlamı olarak bir hastalık ya da ameliyat geçiren kişinin iyileşinceye kadar geçirdiği süredir.)

Kişi bir hastalığa tutulunca mı nekahatını bekler ömrünce. Oldukça sağlıklı olan bir kişi de giremez mi nekahat sürecine. Girer hem de bir hasta kişiden daha rahat erişebilir bu nekahat sürecine. Ya da doğumu belki de bir nekahat sürecine çıka varmıştır. O halde kişi tekrar nekahat sürecine mi ölür? 

Eninde sonunda alışkanlıkları bırakmak zordur. Ebedi ve ezeli bir nekahattan söz etmekte yanlış olmaz bu bağlamda. Tekrar tekrar hastalanılır ve tekrar tekrar iyileşilir. Bedenen oluşan hastalıklar için geçerli sürecin adıysa bu ya ruhen olan hastalıkların iyileşme sürecine ne denir? İşte öyle bir süreç yoktur aslında insanın kendisi bile teşhis edemez ruh yaralarını. Kaldım ki iyileşip isimlendirilmesi gözetilsin. Zaten iyileşmesi gerekende bir şey değildir bu. Çünkü sana yol gösterecek olan aslında ruh yarandır. İçinin gevheridir. O seni sen edenin ta kendisidir.

Onu yok edip bastırıp susturmaya çalışamazsın.  Aksine üzerine düşüp onun sesini dinlemeye onunla mutlu olup onu yol ışığın yapmaya yönelmelisin. Çünkü ancak böyle yaratılışın anlamını tam manasıyla bulabilirsin. Artınla eksinle ve onları benimseyip kendinden bir parça saymanla sen sen oluyorsun. Diğer türlü her bir eylemimiz bizi bizden uzaklaştırır. Kendinize uzak olmayın. Ruhun göz yaşı yüreğinin kanıdır. Bırak bu gözyaşlarını silme. Çünkü bunlar silinmesi gereken gözyaşlarından değildir. Demir dövülmesi için yeri geldikçe tavlanır ya. İnsanda demir misali şekil alması için yeri geldikçe tavı verilmeli...