(Müteferriç: Kelime anlamı olarak derdini gezerek anlatan kişiye denilmektedir.)

Halimizden müteferriç gezer dururuz.  İnsan derdinden mi seyyah olur?

 Evliya Çelebi mesela müteferriç midir?

 Onu seyahata çıkaran bir rüyanın derdi midir sadece? 

51 yıl boyunca; 7 iklim 18 padişahlık 7060 kale 257 şehir gezdiren ruhi mertebenin verdiği ızdıraptır. Öyle bir hal alırsın ki durmak zehir olur sokar insanı. Ya da duramamak. 

 

İnsanı durduran kanserli düşüncelerdir. Harekette olmak her daim yenilmeden yenilenebilmeyi gerektirir. Ancak bu şekilde yaratılışımızın gereğine uygun hizmette bulunmuş oluruz.  

 

Halimizden müteferriç olmak incelik gerektirir. Gerçi her konu incelik gerektirir fakat bu konuda eğile büküle ayrı bir inceliğe bürünmek lazım. Çünkü gezerken gördüğümüz yeni yerleri o tarumar halimizle incitip eskitemeyiz. Yani yeni yerler seni mutlu kılacağım diye kendini yok edemez ki. Aslen biz ona her halimize rağmen varlığına varlık katmalıyız. 

 

İnsan attığı adımda, içinin güzelliğini yayarak yürümeli evrene. O zaman belki her yer dahada güzelleşebilir.  Hani biz neyse çevremizde ona dönüşüyor ya o hâlde biz çiçek olalım çevremizin de çiçek açabilmesi için. Kişi yüreğin aldığı değil yüreğin anladığıdır. Öyledir ya yürek her şeyi alır ama anlar mı orası önemli. Eğer anlar benimserse işte o zaman bir bütün olur evrenle. Lütfen yüreğinizle anlayın anlatılanları çünkü incelik böyle başlar. Veyahut anlamaktan ziyade ilk etapta yüreğinizle dinleyin. Bir ölçüp biçin kulakla yürek duyumlamalarının farkını. Sonra dön duyduklarına değil duyamadıklarına bak detaylıca. Yürekle dinler ya insan lakin şuna da dikkat etmeli yürek sesin yürek sancın olmasın.

 

 Müteferriç olmak yüreğinle dinleyip duyup hissedip sonra kontrolu bırakmadan akla devretmektir her şeyi. O zaman incinmeden ince bir seyyah olabilirsin.

 

Ve halinden müteferriç...