(Meserret; kelime anlamı olarak sevinç demektir.)

Her daim bir miktar kendin olacaksın özünde bozulmamak için. 

Mesela bal hiç bozulmayan bir gıda maddesi ya. Neye katarsan kat tatlandırır onu. Şunu duydunuz mu hiç atoma bal kattım acıdı diye. Hayır çünkü özü bozulmadığı için her daim tatlılık kattı birleştiği her gıda ile. 

O misal bizlerde özümüzü bozmazsak bulunduğumuz her yere tatlılık katabiliriz. Özünü bozmadan bir güzellikle dahil olabiliriz. Ve buda inanın hiç absürt durmaz. İşte bu durumda doğruluğun getirdiği meserrette her daim kalıcı olandır. Bilin ki yüzünüzün her daim gülmesi sizin hangi maddeye ne miktarda katıldığınızdan geçer. O balla bir kek denebilir fakat bir zeytinyağlı denenemez değil mi? 

Yani huyunun denk düştüğü ile bir meserret yaratabilirsin ama ayrı gayrı bambaşka olan ayrılıklarla hatta bambaşkalıklarla bir meserret asla yaratamazsın. Yani konu mutluluk, sevinç göz yaşları da değil aslında. Konu tam olarak iç huzur. İç huzuru doğru etmenlerin birleşimi ile oluşturduğumuz sürece zaten doğrudan kalıcıdır her şey.

Meserrette, sevinçte, gelişim için o bir miktar içsel daralmalarda inanın hepsi iç huzurdandır. İnsanın yüzünde bir tebessümü ile gezmesi yeterli değil mi her şey için sizce? Bence yeterli. Özünde doğruluğu olduğu sürece elde edemeyeceği hiçbir şey yoktur bu dünya üzerinde. Ve zaten en önemlisi de odur sağlıktan sonra. Eninde oda bir ruhsal sağlıktır. Yani başta gelen etmenlerdendir.

Her ne yaparsak yapalım asla özümüzdeki bizi unutmayalım. Olduğumuzla olacağımız halimizin örtüşmesine çok çok dikkat edelim eyvahlara düşmemek için. O vakit meserretlerle eyvallahlara düşeriz.