Değerli Dostlar; “fare çuvalı teorisi” olarak bilinen canlının gergin ve sıkıntılı olması konusunu paylaşalım istedim.

Tarih boyunca neredeyse her medeniyette diğer toplumları karıştırmaya ve huzursuzluk çıkarmaya çalışan kişi, grup  ya da toplumlar vardır.

Aşağıdaki paylaşacağım hikâye tam da bu art niyetlilerin yapmak istediklerini anlatmaktadır.

FARE ÇUVALI TEORİSİ

“Fare Çuvalı Teorisi” olarak da bilinen bir hikâye…

“ Mısır’ın bir köyünde tarım mühendisi olarak çalışan bir adam, Kahire’ye gitmek üzere trene bindi. Yanına, köyün yaşlı çiftçilerinden biri oturdu. Mühendis, çiftçinin ayakları arasında bir çuval olduğunu fark eder ve yol boyunca çiftçi, her çeyrek saatte bir çuvalı çevirip içindekileri karıştırıyor sonra tekrar ayakları arasına yerleştiriyordu.

Bu durum yolculuk boyunca devam eder.

Mühendis çiftçinin bu hareketini garipseyerek çuvalın hikayesini sorar. Çiftçi, “Fareleri ve sıçanları yakalayıp bunları Kahire’deki Ulusal Araştırma Merkezi’ne satıyorum; orada laboratuvar deneylerinde kullanılıyorlar” der.

Mühendis, “Peki bu çuvalı neden sürekli çevirip sallıyorsun?” diye sorunca.

Çiftçi, “Bu çuval fareler ve sıçanlarla dolu, eğer çuvalı çeyrek saatten fazla sallamaz ve çevirmezsem fareler ve sıçanlar rahatlayacak ve yerleşecekler.

Bu durumda, onların gerginlikleri azalacak ve çuvalı kemirip delmeye başlayacaklar.

Bu yüzden onların korku ve gerginliklerini artırmak için her çeyrek saatte bir çuvalı sallıyorum. Böylece birbirleriyle çatışırlar, içgüdülerine kapılırlar ve çuvalı unuturlar, ta ki Araştırma Merkezi’ne varana kadar” der.

Mühendis, çiftçinin düşünce şekli ve (Fare Çuvalı Teorisi) karşısında şaşkınlığa uğrar. Batı’nın ülkelerimize karşı uyguladığı siyasi tuzakları iyi anlayarak, ne zaman ülkemiz, huzur ve istikrar hissetmeye başladığında, içerden ve dışarıdan çuvalı sallıyorlar ve fitneler başlatarak, terör azıyor !..

Doğal olarak halklarımız içgüdülerini manipüle edenlerin ardına düşüyor ve herkes “çuvalı kemirip delme” gerekliliğini unutuyor.

Kısacası: Toplu yaşamanın bilincine ermek, uygarlığın ta kendisidir. Yönetme tutkusu ve yönetilme tutkusu aşka dönüşmüşler arasında kalmadan, o duvarları yıkabilmeliyiz. Gündem değişiklikleri, fare çuvalını sallayan kişinin davranışını hatırlatıyor. Varlığı ve insanları kullanma, diz çöktürme sevdası örneklerini, dünya varoluşundan bu yana çok gördü. Fareler gibi kapana kısılmak, çuvalda hapsedilmek yerini özgürlüğe bırakması için hepimizin çok uyanık olması ve bu art niyetlilere meydan vermemesi gerekir.