Aslında insanlar bazı şeyleri işlerine geldiği gibi algılıyor. işlerine gelmeyenleri de bertaraf ediyor.
Örneğin hırsızlık sadece bir insanın parasını eşyasını çalmaktan mı ibaret? Bence değil.
Bir insanın gereksiz yere zamanını alırsanız o insanın zamanını çalmış olursunuz.
Hayatınızı birleştirdiğiniz insana gerektiği gibi anlayışta ve saygıda bulunmadıysanız ve uzun süren bir evliliğiniz de varsa o insanın gençliğini çalmışsınız demektir.
Anne baba olmak apayrı bir sanattır siz bu sanatı bilmiyor öğrenmekte istemiyorsanız ve çocuklarınızı hayatınızda ikinci plana atıyorsanız o çocuğun çocukluğunu çalmışsınız demektir.
Tam tersi de olabilir anne babanız sizi en güzel şekilde yetiştirip tam manasıyla size anne babalık yapmıştır ama siz anne babanıza gereken ilgi, sevgi ve saygıyı göstermeseniz onların geçmişlerini çalmış olursunuz.
Bazen de sıklıkla karşılaştığımız bahçe sınırları var. Oda ayrı bir trajik durum; bakıyorsunuz ki on onbeş ve hatta daha fazla ağaç sıraları gasp edilmiş karşı tarafın sınırlarına geçilmiş durumda.
Bu da hırsızlık değil mi? Hem maddi hem de manevi bana göre.
İşin en tuhaf tarafı da bahçe sınırları olan kişiler ya kardeşler ya da çok yakın akrabalardır. Bu da işin ayrı bir boyutu yani.
Söz kardeşler arasında açılmışken halk arasında çokça yaygın olan " Halil İbrahim bereketi "adlı hikâyeyi
paylaşmadan geçmek istiyorum.
Vaktiyle zamanın birinde iki kardeş varmış ve bu iki kardeşin ortak kullandıkları bir tarlaları varmış. Mahsul yarıya bölünüyormuş.
Mahsulü ambara taşıdıkları vakit bir kardeş diğer kardeşin payına düşen ürünün üzerine kendi hakkı olan üründen ekleme yaparmış ve dermiş ki abim evli çocukları var onun daha çok ürüne ihtiyacı var ben tek başımayım ne de olsa.
Abisi de kardeşine düşen ürünün üzerine kendi hakkından ekleme yaparmış ve oda dermiş ki ben evliyim kurulu düzenim var ama kardeşim öyle mi bekar, ev bark sahibi olmak için onun daha çok ürüne ihtiyacı var diye düşünürmüş.
İki kardeş bir birinden habersiz karşılıklı iyilik yaparken ürünlerinede bereket girmiş. Akşama kadar taşı taşı bitirememişler. Ve ondandır ki o günden bu güne kadar hep duyarız ve söyleriz; Allah Halil İbrahim bereketi versin diye.
Aslında tek kardeşler değil herkes herkese iyi niyet beslerse her şey daha bir güzel olacaktır.
Ve hırsızlık maddi olarak değerlendirilmeli bazen manevi hırsızlık daha bir zarar verici olabiliyor insanlar üzerinde.
Bu yüzden kendimize çeki düzen verelim yapacağımız her hareketi farkında olarak yapalım.
Maddi veya manevi olarak hiç kimsenin hakkına girmeyelim.
Sevgiyle kalın sevgi yayın hoşça kalın
Fatma Şahin Sungur