Değerli Dostlar; önemine istinaden bazı konuları farklı açılardan ele alarak ve hatırlatmak amacıyla yeniden paylaşalım istiyorum. Bunlardan biri de “Dinlemek ya da dinleyebilmektir.”
Yüce Allah bizlere bir ağız iki kulak vermiş. Az konuşalım, çok dinleyelim diye ya da bir konuş, iki dinle diye.
Dikkatimi çeken hususlardan biri de şu; “dinledikçe daha çok öğreniyorum fakat konuştukça sadece bildiklerimi tekrar ediyorum.”
Bizlerde birbirimizi dinlemeliyiz ki karşımızdaki insanı anlayabilelim. Yoksa birbirimizi anlamıyor, anlamadığımız için (karşımızdaki insanlarla aynı duyguları paylaşmamıza rağmen) yeri geliyor birbirimize düşman oluyoruz.
Kendisini ya da karşısındakini gerçekten dinleyen ve duyan insanlar, niyetini açıkça ifade eden, odaklanabilen, yargılama, şikâyet, mazeret uydurma gibi kolaycılığa kaçmayıp gerçeğe saygı duyan birisine dönüşmek anlamında ciddi yol alabilirler. Bir kişiyi dinler gibi yaparak değil de, sahiden dinlediğinizde objektif olarak kendisine doğru soruları sorabiliyor olmasını sağlarsınız. Ondan gelen cevapları da yargısızca kabul ederek yola devam edersek, karşınızdakine seni duyuyorum, sen varsın mesajı veririz. Her birimiz insanız ve cesaretlendirilmeye, desteklenmeye, kabul görmeye ihtiyacımız vardır. Biri bizi dinlediğinde aslında kendi sesimizi kendimizin duymasına yol açıyor demektir.
İyi bir dinleyici olmak başkalarıyla daha çok bağlantı, daha güçlü ve derin bağı doğurur. Bunun temelinde herkesin gerçekten dinleyen birine olan ihtiyacı yatar. Dinlemek, aynı zamanda bilgi sahibi olmayı da arttırır.
Etkili dinleme, iletişim için gerekli olan güven ve karşılıklı sevgiyi oluşturmayı sağlar. İnsanlar birbirleri ile daha iyi iletişim kurar.
Etkili dinleme gerçekleri öğrenmeyi, takım arkadaşlarını anlamayı sağlar ve diğerleriyle arada güven oluşturur.
İletişim dinleme ile başlar ve bir çok yanlış anlaşılmaları ve kopuklukları düzenleyici görevi görür. Dinlerken konuşmacı ile göz göze gelmek, iletişimi daha güçlü kılar.
Konuşmaları, yöneltilen soruları ve anlatımları yüzeysel ve anlamak istendiği gibi değil, anlatılanı anlayarak yani derinliğine dinlemek gerekir. Böylece etkili dinlemenin püf noktalarından bir tanesi de burada çözümlenir.
Dinleme yetkinliğine ulaşan insanlar, bilgiye dayalı konuşur ve asla boş konuşmazlar. Daha çok bilirler, daha çok öğrenirler ve onların konuştukları her konuda öğrenilecek bir şeyler vardır.
İletişimde etkili dinlemenin amacı anlatılanı doğru anlamaktır. Tarafsız ve objektif bakabilmek için, gerçekten iyi bir dinleyici olmak gerekir. Dinlerken sonuca odaklanmak, anlatılmak isteneni katıksız anlayabilmek için, neden ve sonuç ilişkilerinin arasındaki bağı kurmak gerekir.
Dinleyen insanlar, daha hoşgörülü ve yardımsever olabilir, empati kurabilir, atacağı adımları değerlendirir ve en önemlisi insanlara verdiği değeri beden diliyle anlatabilirler.
Dinlemeyi bilen ve konuşmacı sözünü bitirdikten sonra objektif yorum yapabilenler, her zaman güven duyulan kişiler olmayı başarmışlardır.
“ Az söyle çok dinle”
"İki dinle bir söyle”
"Söyleyenden dinleyen arif gerek”
"Ulu sözü dinlemeyen, uluyakalır.”