Bir sabah yağmurun cama vuruşunun ahengine kapıldım. O sıralar dikkat dağınıklığınım fazlasıyla göze çarpıyordu.
Matematik dersi işleniyor fakat ben çoktan derinliklere dalmıştım.Bir an öyle bir cümle beni sarstı ki şu an bile hatrıma gelince ürperiyorum.
Şimdilerde anlıyorum o cümle benim hayatımın merkezinde konumlanacak. "İnanmak başarmanın yarısından bile fazladır. "
Sahi inanmak, inanç, özgüven, özsaygı neydi? Biz bunlar olmadan da yaşamımızı sürdürebilir miyiz?
Dikkatinizi çekerim, yaşam diyorum. Çünkü bana göre yaşam, hayatın anlamını ortaya çıkararak yaş almaktır. Bir birey belirlediği hedef doğrultusunda ilk önce kendine inanmalıdır. Her ne olursa olsun inancının arkasında dim dik durmalıdır. Zaten inancı sağlam olanın hedefi de ufukta belirir. Bunu asla unutmadan yolumuzu devam ettirebilirsek hayatın akışına ayak uydurup anlamlı bir yaşam elde ederiz. Şükürler olsun ki ben saygıdeğer hocamın beni adeta suya taş atıp geri çekilmesiyle bütün hayatıma bu motto yayıldı. Hayatımdan örneklemek gerekirse; Ben yazmaya ilk başladığımdan beri içimdekilerin dışıma taşmasıyla oluşan bir dışavurum örneği olduğunu biliyordum. Günün birinde de başarılı bir yerde de yayınlanacağını öngörüyordum.
İlk önce wattpad platformunda hesap açtım. O zamanlar iyi bir takipçi sayısına ulaşmıştı. Fakat arkadaşımın benim inancımı kırmasıyla hesabı kapattım. Sonra hocamın beni kendime getirmesiyle Erdemli Ajansta köşe yazarlığı yapmaya başladım. Ve ilk teklifimden sonra kendi kendime dedim ki 'İlk önce kendine inan gerisi kolay.'
NOT;
Hedefi uzak olana
Gönlü dert tutana
Bitkinliği yüzüne vurana
Yakın eder herşeyi inanç