Sevgili okurlarım bugün sizlerle toplum yapısının bozulmasının nedenlerini , sonuçlarını, neye mâl olduklarını mercek altına alacağız.
Toplumlar, ülkelerine gelen yeni kültürler, sosyal ortamlar ve şu son 10 yıldır hayatımızdan çokça yer edinen sosyal medya ile köklü değişikliklere uğraşmaktadır. Bankaların ortaya çıkışı, minnetsizlik duygusunun benimsenmesi, evliliklerin bozulması, örnek alınacak mevzuyu tam tersine kullanma gibi durumlar ortaya çıkmıştır. Dilerseniz bunları irdeleyerek zihnimizde inceleyelim.
Eskiden yani benim ebeveynlerim döneminde komşudan ödünç alma, komşunun ayıbını örtme v.b terimler vardı. Evet "vardı" diyorum çünkü bırak komşunun ayıbını örtmeyi şimdi komşunun kızıyla, karısıyla, kocasıyla çarpık ilişkiler sürüyorlar. Ve bunu yazının başında belirttiğim örnek alınacak mevzuyu tam tersine kullanıyorlar. Üstüne birde bu lanet olası olayları örnek alan kısım var. Hayır, yani anlamıyorum yuva bozmak, entrikalı işler çevirmek, sürekli yalan söylemek zorunda kalmak iyi bir şey mi?
Hem kendinizi hemde çevrenizi sıkıntıya sokuyorsunuz. Gelelim ödünç alma mevzusuna; kül tozu , tuz, yağ gibi temel gıda maddeleri eskiden birbirinden ödünç alinabilirmiş. Maddi durumu sıkıntıda olan insanlar komşularından ödünç alabilirmiş. Keşke geçmişte değil hâlâ varlığını sürdürebilecek davranışlar olsaydı. Komşu gitti yerine banka geldi. Bankanın gelmesiyle birbirimize olan minnet etme duygumuz kayboldu. İnsanlar yıllarca borç ödeyip, faiz vermeyi komşudan para almaya tercih ediyorlar. Bunun beraberinde minnetsizlik duygusunun yanına sabırsızlık ve kibir gibi insan ahlakının saflığından uzaklaştıran duygular yer alıyor. Komşusu ev aldı diye ona hayırlı olsun yerine göz devirmeye gidiyorlar. Dahası bizde niye yok diye karı - koca ilişkileri sekteye uğruyor.Yani küçük bir kartopu çığ oluyor . Bir insan kulübede de yaşar villada da ama maddi gücü yetiyorsa yaşar. Tabi bu dediğim bankadan önceydi. Şimdi çoğunluk borcunu 1'den 5'e çıkarıp zirveye ulaşma peşinde...
Oysaki maddi gücümüzün yettiği kadar harcamalar yapsak anın tadını çıkarabiliriz. Şu dönemdeki insanlarımızın birçoğunun kafasında borcum ne zaman bitecek sorusu var. Faiz her türlü haramdır diyerek bu konudaki fikrimi sonlandırmak istiyorum. Sosyal medya fenomenliği hususunda görüşümü belirtmek isterim ki; topluma yararlı olacak her ne varsa bunu en kaliteli ve kimseye saygısızlık etmeden sunmaktadır. Fenomen olabilirsin ama zararlı yahut 'kötü örnek miyim' acaba diye sorgulaman gerekiyor. Örneğin bebekler hakkında bir ürün var ve firma tanıtımının yapılması için "influencer,youtuber,instagrammer, blogger" gibi şahıslara yükleme para teklif ediyor. Çoğunluk kabul ediyor. Benim düşüncem onların inanmadıkları, güvenmedikleri hiçbir projeye dahil olmamaları isabetli olur. Tabi bunların yanında markanın güvenirliğini araştırarak, sorgulayarak projeye dahil olanlarda var. Bunun dışında sosyal medya iletişimi, empatiyi ,tevazuyu çoğunlukla yerle yeksan etmiş durumdadır. Bunu bağımlısı olan insanlar için söylüyorum. Mesela ben göz iletişimi kurmadan söze başlaman lakin etrafımda gördüğüm konuşmalar bir eli telefonda bir eli çenesinde başkalarının hayatına imrenerek konuşmaya çalışıyorlar. Dikkate alınmadığım bir ortamdan anında uzaklaşan biri olarak bunu hiç tasvip etmiyorum. Bu yüzden sosyal medya mimiklerimizi, davranışlarımızı kontrol altına alıyor. Bunun getirdiği sorunları görmezden gelerek kendimize sadece robotlaşmış, içinde insani duygular bulunmayan bir dünya hazırlarız. Bunun farkına varıp hayat yolunuza öyle devam etmeniz dileğiyle.