Değerli Dostlar; "30 Kasım Dünya Şoförler günü" olması sebebiyle bu hafta "şoför (sürücü) ve şoförlük" konusunu paylaşalım istedim.
Şoför kavramı sözlükte; - Sürücü ya da mesleği araba kullanmak olan insan olarak geçmektedir. Aslında araç kullanmak desek daha uygun olabilir.
Şoförlük dikkat, saygı, beceri, yetenek ve hoşgörü gerektiren bir meslektir.
Şoförler, yalnız araç kullanabilen değil, şoförlüğü iş edinen, yıllarını yollarla paylaşan, insanların dert ortaklığını üstlenen insanlardır.
Hiç tanımadığı insanlarla kader birliği edenler, sırtında tonlarca yükün hem hamallığını hem koruyuculuğunu, gerektiğinde muhasebeciliğini yapanlar. Kentte, köyde, fabrikada, tarlada, maden ocağında ve ihtiyaç duyulan her işte onların yani şoförlerin emeği vardır.
Memlekette şoför kursları ilk olarak ordu içinde; Türk-Avusturya işbirliği ile 1914/15 yılında “Makine Terbiye ve Penniye Bölüğü Şoför Kursu” adı altında kurulmuş ve birçok mezun vermiş. Dört yıl sonra Amerikan işbirliği ile sivil bir kurs kurulmuş ve hızla artan rağbet karşısında üç okul daha açılmış: “Pangaltı’nda Mehmet Ali beyin, Şişlide Selâhaddin Beyin ve bir de yakın zamana kadar şoför yetiştirmekte devam eden Tevfik-Fikret Kardeşlerin açmış oldukları okul.”
ŞOFÖRLÜĞE İLK ADIM: MUAVİNLİK…
Ortaokulu, liseyi bırakıp da şoförlüğe soyunan bu otomobil âşıkları, 18’lerine kadar muavinlik yaparlarmış. Muavinler, çalıştıkları yerlere göre üçe ayrılırmış:
Taksi duraklarındaki muavinler:
Bu muavinler sabahın erken saatlerinden akşamın son seferine dek görev yerinde olmalı. Kişi başına 5 ile 10 arabanın düştüğü muavinliğin görevlerine gelince: Seferden dönen arabaların tozlarını almak, içlerini süpürmek ve ufak tefek tamiratları yapmak. Her şoförden gün sonu 2,5 lira yevmiye alan muavinler, arabaları park yerine sokup çıkarırken, yağlarını, lastiklerini değiştirirken şoförlüğü de öğrenmiş olur. Bunun üzerine bir de son seferin ertesinde şoförler ile birlikte direksiyon alıştırmaları yapan muavinler, alaylı yoldan sınava hazırlanır.
Otobüslerde yetişen muavinler:
Muavinler genellikle mal sahiplerinin ya da şoförlerin yakın akrabaları olur. Konuşmasını bilen, tahsilli ve yakışıklı gençlerden seçilir. Görevleri yaşlılara ve engellilere yardım edip, tüm müşterilerin isteklerini yerine getirmek olan muavinlerin son görevi de, varılacak yere ulaşıldığında herkesten evvel atlayıp, cevval bir kuvvetle tüm bagajları, kırıp dökmeden beş dakika içinde sahiplerine teslim etmektir. Tipine ve konuşmasına bakılmadan yalnızca dayanıklı olması beklenen şehir içi otobüs muavinlerinin görevi de şoförün her türlü emrinin üstüne bir de biletçilik yapmaktır.
Kamyonlarda çalışan muavinler:
Bu muavinler diğerlerinden pek farklıdırlar. Kamyonların doğru yüklenmesinden, yol boyunca (özellikle araç yeniyse) şoförün kamyonu sağa sola sürtmemesinden sorumludurlar. Özellikle kış günlerinde, en çok çileyi yine bu muavinler çeker: Takozlardan, zincirlerin takılıp çıkarılmasından onlar sorumludur. Ayrıca dağ başında arıza yapan kamyonu, şoförü yardım bulmaya gittiğinde günler, gecelerce beklemek yine bu bahtsız muavinlerin görevidir.
Kısacası şoförlük zor meslektir. Hele uzun yol şoförlüğü daha da zordur.
Aracın arkasına yazmış:
- Azrail Blöf Yapmaz.
- Şoförün hatasını Toprak örter.
- Otopsi istiyorum… Hayallerim kendi eceliyle ölmüş olamaz.
-Ahlarla kaybettiğini keşkelerle arayacaksın!
-Biz kimseyi yarı yolda bırakmadık. Onlar kendileri indiler.
-Azrail bile ayağıma gelecekse sen neyin tribindesin.