Değerli Dostlar; günlük hayatımızda çok fazla karşılaştığımız bir durum; genelde kendimizi karşımızda ki kişiden daha uyanık görüyoruz.
Elbette herkesin kendine has iyi bildiği konu/konular vardır. Aslında hiçbirimiz bir başka insandan daha açıkgöz yani uyanık değiliz. Fakat öyle düşünüyoruz ya da öyle zannediyoruz.
Onun için yazının başlığını "kimse kimseden uyanık değildir." Şeklinde alayım dedim. Konuya ilham kaynağı olan aşağıdaki hikâyenin başlığı "üç tekme" olunca değiştirmek istemedim. Bu hususu aşağıdaki hikâye öyle güzel dile getirmiş ki, sözü daha fazla uzatmadan hikaye ile sizleri başbaşa bırakmak istiyorum.
Ülkemizin tanınmış genç avukatlarından biri, yaban kazı avı zamanı, tüfeğini alıp Karadeniz sahillerine çıkmış.
Uçarken görmüş kazı.. “dannn!.” kuş döne döne inmeye başlamış yere. Düşmüş sonunda ama, arazide bir çit var, onun öte yanına. Kazı almak için çiti aşmaya çalışırken, yaşlıca çiftçi Temel çıkıvermiş ortaya.
“Ne yapıyorsun benim arazimde?..”
“Şu yaban kazını vurdum da, almaya çalışıyorum.”
Yaşlı çiftçi Temel “o arazi benim olduğuna göre, içindeki kuş da benimdir” diye terslemiş. Avukat Tayfun sesini yükseltmiş.
“Ben bu ülkenin en büyük avukatlarından biriyim. beni uğraştırma. Mahkeme masrafı falan der, çiftliğine kadar alırım bak!”
Yaşlı çiftçi gülmüş.
“Biz Karadeniz’de böyle küçük problemleri mahkemeyle değil, ‘üç tekme’ kuralıyla çözeriz.”
“Nedir o üç tekme kuralı” diye sormuş, avukat, merakla.
“Şöyle” demiş, yaşlı çiftçi.
“Önce biri ötekine 3 tekme vurur, sonra öteki. Sonra gene ilki. Biri pes edene kadar.”
Avukat genç, güçlü kuvvetli, sportmen. Çiftçi ihtiyar. “ben bunu haklarım” deyip içinden “kabul” diye bağırmış.
“Burası benim arazim olduğuna göre ilk vurma hakkı bende” demiş, yaşlı Temel. Ve bir tekme atmış avukatın kasıklarına.
“Ugggh” diye dizlerinin üzerine çökmüş avukat. İkinci tekme tam midesine gelmiş ki, avukat öğlen yediği yemekleri çıkarayazmış, “böğğğ” diye ve dört ayak haline gelmiş yerde.
Yaşlı Temel üçüncü tekmeyi tam kıçına kondurunca, avukat öne kapaklanmış. Önde de çiftçinin ineğinin biraz evvel oraya bıraktığı ıslak tezek var. Suratı aynen gömülmüş içine.
Avukat “şimdi sıra bende, ihtiyar tilki” diye doğrulmuş, ağzına kadar giren pislikleri, ceketinin koluyla temizlemeye çalışırken.
Yaşlı Temel gülmüş; “pes ediyorum. bir kaz için dövüşmeye değmez. Al kuşunu git!”