Değerli Dostlar; "24 Kasım Öğretmenler günü" dolayısıyla bu gün mensubu olduğum "öğretmenlik" ile ilgili paylaşımda bulunalım istedim.
Öğretmenlik, İnsanlık tarihi yani medeniyet tarihi bilindiğinden bu yana var olan bir meslek aslında. Her toplumda bulunan ve statü olarak önem arz eden bir özelliğe sahiptir.
Öğretmen, toplumun eğitim hedefleri doğrultusunda bireylere eğitim ve öğretim sunmakla görevli kişiye verilen mesleki ünvandır. Türk Dil Kurumu sözlüğünde, ‘Mesleği bilgi öğretmek olan kimse’ olarak tanımlanan öğretmenlik, alan eğitimi ve pedagojik formasyon gibi süreçlerin ardından edinilebilen bir meslektir.
Tarihin en eski mesleklerinden biri olan ve toplumların hayatında kurucu ve koruyucu “ sosyal kuvvet ” olma niteliği taşıyan öğretmenlik mesleğinin, günümüzdeki uzmanlık düzeyine ulaşmadan önce çeşitli tarihi-sosyal şartlar altında bir mayalanma dönemi geçirdiği muhakkaktır.
Tarihte ilk örgütlü toplumların, özellikle de “ devlet ” biçiminde örgütlenmelerin ortaya çıkmasından sonra eğitimin; toplumu kurucu, koruyucu, geliştirici, denetleyici ve ona kimlik kazandırıcı role sahip olduğu gerçeği daha iyi anlaşılmış; giderek, gündelik hayatta bir etkileşim biçimi olmanın ötesinde anlam ve önem kazanmaya başlamıştır. Bu durum, eğitime duyulan ihtiyacın şiddetini artırmış, kurumsallaşma sürecini hızlandırmıştır.
Başka bir ifadeyle, başlangıçta doğal bir toplumsal ilişki biçimi olan öğrenme-öğretme eyleminin, toplumsal örgütlenme sürecinde okul şeklinde kurumsallaşması kaçınılmaz olarak öğretmenlik mesleğinin de ortaya çıkmasını sağlamıştır. Bu meslek mensuplarının sosyolojik bağlamda temel görevleri; toplumun norm, değer, kültür kalıpları; tarihsel birikimi, örgütsel yapısı vb. birçok olguyu ifade etmek anlamında “ sosyal çözüm ”ün devamlılığını sağlayacak “ kadrolar ”ı yetiştirmek ve “ sosyal miras ”ı yeni kuşaklara taşımak olmuştur. Bu görev alanları, eğitimin de kurumsallaşmasını gerektiren temel unsurlardır.
Her toplum, kendi örgütlenme biçimine uygun insan yetiştirmeyi ve mevcut sosyokültürel mirasını geliştirerek yarına taşımayı, “ var olma ”nın şartları arasında görmüştür.
Öğretmenlik mesleği, tarihte ilk defa, okulun M.Ö. 3000 yıllarında Sümer'de kurumsallaşmaya başlamasıyla ortaya çıkmıştır. İlk ve orta çağda eğitim kurumu ve öğretmenlik mesleğine etki eden temel toplumsal dinamikler, toplumun inanç ve güvenlik sistemi ile üretim biçimi olmuştur. Birtakım değişimlerle günümüze kadar gelen nadir mesleklerden biridir.
Türkiye'de her yıl 24 Kasım, Öğretmenler Günü olarak kutlanır. Bu, 1981 yılında başlamış bir uygulamadır. 24 Kasım 1928, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk'ün "Millet Mektepleri'nin Başöğretmenliği"ni kabul ettiği gün olması sebebiyle 1981 yılından bu yana "Öğretmenler günü" olarak kutlanmaktadır.
Bunca yıllık meslek hayatımda ilk günkü gibi heyecanla mesleğimi icra etmeye gayret ettim. Şöyle ki ikinci kez dünyaya gelsem yeniden "öğretmen" olmak isterdim. Sebebi ise; "İdeallerimi yani düşündüklerimi yaşayabiliyorum."
Gelecek gençlerin gençler ise öğretmenlerin eseridir. (Gazi Mustafa Kemal Atatürk)
Toplumun düşmanı cehalet, cehaletin düşmanı öğretmendir.
Öğretmen mum gibidir, kendisi tükenirken etrafını aydınlatır.
Ülkemizi gerçek hedefe gerçek mutluluğa kavuşturmak için iki orduya ihtiyaç vardır: Biri vatanımızı kurtaran asker ordusu diğeri ulusumuzun geleceğini yoğuran irfan bilim kültür ordusudur. (Atatürk)
"Bilmeyenlere ilim öğretmek sadakadır, sadakanın en faziletlisi de bir Müslüman’ın ilim öğrenmesi ve başkalarına öğretmesidir.”[İbni Mâce, Mukaddime 16]
Bütün Peygamberler birer öğretmendi. Zira Sevgili Peygamberimiz (sav) “Ben ancak bir muallim/öğretmen olarak gönderildim”[ İbni Mâce, Mukaddime, 17 ] buyurmuştur.
Biz de "Erdemliajans" ailesi olarak bütün öğretmenlerimizin gününü kutluyor; ebediyete intikal edenleri rahmet ve minnetle anıyoruz.