Değerli Dostlar; Atamızın ebediyete intikal edişinin 82. Yılında Atamızı rahmet ve minnetle anıyoruz.
10 Kasım'da "Bütün Türkiye Yağmur yağmadan ıslandı." Gerçekten Atamıza olan sevgi ve minnet her geçen gün çığ gibi büyüyor. Yediden yetmişe bütün Türk Milleti Kasım'da tek vücut oluyor.
"10 Kasım sabahının verdiği hüznü, Atatürk'ü daha iyi anlayarak yeniyorum."
"Atatürk, tarihte, memleketinin en büyük adamlarından biri olarak kalacaktır."
"Atatürk, Türk Milleti' nin ruhunda Türk bayrağı gibi dalgalanan bir baştı."
"Kasımda aşk başkadır çünkü bize ölümsüz bir aşkı hatırlatır. 10 Kasım 193∞."
"Atatürk, dünyanın çok nadir yetiştirdiği dâhilerdendir. O, bütün bir tarihin seyrini değiştirmiştir."
"Atatürk öyle bir insandır ki, hayali değildir. İstediğini bilir, bildiğini yapar, yapamayacağı bir şeyi de istemez."
"Ufukta bir ışık belirdi 10 Kasım sabahında, güneş doğmuyor , hava kararık sokaklar ıssız … Cumhuriyet ağlıyor!"
"10 Kasım 1938'den bugüne seni her zamankinden daha çok özlüyor ve daha iyi anlıyoruz. Ruhun şad olsun."
"Atatürk, tarihte teşkilatçı bir dahi, bir milletin harikalar yaratan yöneticisi ve memleketinin kurtarıcısı olarak kalacaktır."
"Bu Türk milleti yastadır. Çünkü yeni Türkiye'nin yaratıcısı olan eşsiz şefini kaybetmiştir."
ERBABI BİLİR (Atamızın bu güzel anısını paylaşalım sizlerle)
Sıcak bir Ağustos ayında öğle vakti.
Atatürk, Ulus'ta meşhur Karpiç Lokantasında, yine mutat şekilde cam kenarındaki masasına oturmuş, kafasında binbir düşünce, yoldan gelen geçenleri seyrediyor.
Yolun karşı tarafında, yoldan gelip geçenlere, içindeki buzlu şurubun ısınmaması için meşinle kaplı sırtı da parlayan bakır ibriğinden, beline bağladığı üç beş gözlü tahta bardaklıktan çıkardığı bardağı, elindeki su ibriğinden döktüğü suyla şöyle bir çalkaladıktan sonra, belini öne doğru eğerek doldurup müşterisine uzatırken, göğsündeki namı olan yazıyı bu kerre yüksek sesle,
uyumlu ve sattığı soğuk şurubunu da metheder bir üslupla;
'' Erbabı bilir, Erbabı bilir ''
diye bir ahenkle Erbabı Bilir’in bağırdığını duyan ve gören Atatürk, yanındakilerden Erbabı Bilir'in yanına getirilmesini ister.
Atatürk'ün huzuruna
İbriği sırtında, ter sucuk içinde çıkarılan Erbabı Bilir, biraz endişeli ve şaşkın!
Atatürk;
Erbabı Bilir'e, kendisine de bir bardak soğuk şurup verdikten sonra, sırtındaki ibriği yere bırakıp kendi masasında karşısına oturmasını ister.
Bir an tereddüt eden ve adeta kendisini rüyada sanan Erbabı Bilir uyanık davranır. Ata'nın dediklerini yerine getirip karşısına sıkılarak oturur.
Atatürk garsonlara onun için de masaya bir servis açmalarını ister.
Hoş beşten sonra Atatürk, o emsalsiz zekasıyla, halkın yeni ilan edilen Cumhuriyet hakkındaki düşüncelerini, algılarının ne olduğunu tespit etmek için Erbabı Bilir'e;
''Cumhuriyet nedir?'' diye sorar.
Yerinde şöyle bir doğrulan ve adeta bir anda değişim geçiren Erbabı Bilir, ''Cumhuriyet, benim gibi bir garibanın Türk Ulusu'nun kurtarıcısı olan Ata'sının masasında oturabilmesi, kısacası adam yerine konulmasıdır'' der.
Bunun üzerine
Atatürk, karşısında duran yaverine,
o mavi gözleri çakmak çakmak;
'' Be Hey Çocuk, Cumhuriyet Maya Tutmuş”
diye bir çocuk sevinciyle bağırır.
Kalkar ve gitmekte olan Erbabı Bilir'in ibriğini sırtına almasına yardım eder...
Not:Atatürk'le ilgili, gerçek, yaşanmış ve bilinmeyen bu anı, olayı birebir o an orada yaşayanın oğlundan bizzat tarafımca dinlenmiş, dinlendiği şekliyle yazıya aktarılmıştır.
Evet,
Cumhuriyet,
Yurttaşın Adam Yerine Konulmasıdır.