Değerli Dostlar; bir öğretmen olarak 24 Kasım Öğretmenler günü dolayısıyla sizlerle Öğretmen ve öğretmenlikle ilgili paylaşımda bulunmak istedim.
Okul bir çiçek bahçesi öğrencilerimiz de birer çiçektir. Bu çiçekler gelişir ve büyür. Bu yüzdendir ki Öğretmenler, insanları eğiten, onlara sorumluluk duygusunu aşılayan, iyiyi, doğruyu, güzeli ve faydalı olanı öğreten, ülkemizin geleceği ve teminatı olan çocuklarımızın ve gençlerimizin gelişimine katkıda bulunan fedakâr insanlardır.
Hz. Ali’nin “Bana bir harf öğretenin kırk yıl kölesi olurum.” sözü öğretmenin değerini anlatan en anlamlı sözdür.
Mevlâna'nın, Yunus'un sevgi bahçelerinden inciler; Itri'nin bestelerinden Veysel'den güller deren hisler... Karlı çizmelerle, karlı ovalardan yemyeşil vadilere yürüyen; köylerin, kentlerin aydınlığı olan kardelen çiçekleri... Neye baksak, nereye baksak insan mimarı öğretmenleri görürüz. Öğretmenler özgürlüğün yağmuru, geleceğin alın çizgisi, suda göz halkalarıdır, fırtına öncesi... Bir fırtına ki hemen ardından güneş doğar. Sevginin bilginin güneşi, bulutsuz masmavi dünyalara sıcacık bir bahar kokusu yayar. Büyük düşünceleri, hedefleri ve küçücük yürekleri kıpır kıpır çarpan çalı kuşlarının konduğu duygu bahçelerini sarraf inceliğince işleyen; Eflâtun'un Tanrı'ya en yakın olarak değerlendirdiği yüce sanatçı; Fatih'in ordularının hız ve kuvvet aldığı güç; Yahya Kemal'in yedi tepeli şehrinin Boğaziçi gerdanlığınca eşsiz mimarı... "Ey Türk Gençliği! Birinci görevin Türk bağımsızlığını, Türk Cumhuriyetini sonsuza dek korumak ve savunmaktır." diyen çatık kaşlarda, çakmak gözlerde, Meriç'ten Aras'a, Kızılırmak'tan Asi ‘ye akan ve kefensiz yatan bir şehittir öğretmen... Yurdun hiç ölmeyen, hiç sönmeyen ocağıdır. Keban'dan, Karakaya'dan, Atatürk'ten; Harran'a, Çukurova'ya, Konya'ya fışkıran bir umut efsanesidir. Yeniden filizlenen Ata'sından dönmeyen şehit çocuğudur. Samsun'da, Erzurum'da, Sivas'ta; Sakarya'da, İzmir'de, Mersin’de, Ankara'da...
Atatürk, yurdu dolaşırken bir köye rastlar. Okula gider. Öğretmen ders veriyordur. Atatürk’ü görünce ayağa kalkıp yerini vermek ister. Bunu üzerine Atatürk: “Hayır. Yerinize oturunuz. Dersinize devam ediniz. Eğer izin verirseniz biz de sizden faydalanalım. Unutmayınız ki Cumhurbaşkanı bile sınıfta öğretmenden sonra gelir.” der.
Atatürk: “Dünyanın her tarafında öğretmenler, insan topluluğunun en fedakâr ve muhterem unsurlarıdır. Milletleri kurtaranlar, yalnız ve ancak öğretmenlerdir. Öğretmenden, eğiticiden mahrum bir millet, henüz bir millet adını alma yeteneğini kazanmamıştır. Öğretmen, bir kandile benzer; kendini tüketerek başkalarına ışık verir.” diyerek öğretmenlerinin değerini, onlara karşı olan sevgi ve saygısını bu güzel ifadelerle belirtmişti.
Bu duygu ve düşüncelerle bütünmeslektaşlarımın öğretmenler gününü kutlarken; başta Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK ve ebediyete intikal etmiş bütün öğretmenlerimizi saygı ile anıyorum, ruhları şad olsun.