Değerli Dostlar; sizlerle “özür dilemek” hususundan bahsetmek istedim.
Özür dilemek sözlükte; yapılan bir yanlıştan, uygun olmayan bir durumdan vb. dolayı bağışlanma dilemek olarak geçmektedir.
Özür dilemek hadislerde şöyle yer almaktadır: "Din kardeşinin özrünü kabul etmeyen, Kevser havuzundan içemez." (Münavi, Feyzü'l-kadir, 3/1181)
"Müslüman kardeşinin özrünü kabul etmemek günahtır."(Ebu Davud, el-Merasil, 1/351-h. no:521; İbn Mace, Edeb,23)
"Özrü kabul etmeyen, özür dileyenin günahını yüklenmiş olur."(İbn Mace, Edeb, 23)
Bu konu bazı şarkı sözlerinden ilham alarak ortaya çıktı.
“Ne kötülük gördün benden,
Bir başka şarkıda ise;
Önünde diz çöküp yalvarıyorum,
Ben ettim sen etme affet sevgilim,
Bir daha ayrılmam söz veriyorum,
Ben ettim sen etme affet sevgilim!
Bırakıp gittimse, kötü söz ettimse,
Bir kusur ettimse ben ettim sen etme affet sevgilim! (Halit Araboğlu)
Özür dilemenin samimiyetine ve güzelliğine bakar mısınız?
Sizlerde biliyorsunuz ki özür dilemek bir erdemdir. İnsan olarak hatamızı anlamamız ve özür dilememiz gerçekten en güzel erdemdir.
Genç delikanlı hırçın, asi arkadaş, eş dost akraba demiyor kırıyor herkesin kalbini.
Günün birinde bu hayat onu sıkmaya başlamışken babasına ben aslında herkesle iyi olmak istiyorum bana yardımcı ol der, babası da kabul eder. Şimdi beni iyi dinle evladım der şu tahta perdeyi gördün mü evet der çocuk, şimdi al şu parayı git nalburdan hepsiyle çivi al gel, neden çivi istediğini anlamaz ama itirazda etmez gider çivileri alır getirir. Babası bak oğlum bu günde itibaren kaç kişiyi üzer kalbini kırar ya da kütü davranırsan her kişi için bir çivi çak bu tahta perdeye eee der çocuk sonra, sen hele çakmaya başla da sonrasını düşünürüz der ve gider, çocuk buna da bir mana veremez.
O gün yine insanlara kötü davranır ve her kötü davranmaya bir çivi çakar tahta perdeye günün sonunda otuz seki çivi sayar sayarda bu yaptığından utanır. Derken çivi çakmaya devam eder ama her geçen gün daha da azalmıştır çivi sayısı gün gelir hiç çivi çakmaz olur bir kaç gün sonra babasını yanına gider ve artık perdeye çivi çakmadığını söyler. Babası da ona bu günden sonrada devam etmesini ancak tahta perdeye çivi çakmadığı her günün sonunda tahtadan bir çivi sökmesini söyler. Delikanlıda babasının verdiği görevi yapmaya devam eder ve her gün bir çivi söker, gün gelir sökülecek tek bir çivi kalmamıştır tahta perdede. Eeee şimdi ne olacak peki demiş kendi kendine ve babasının yanına gitmiş çivilerin bittiğini sevinerek söylemiş.
Gel bakalım evlat diyerek delikanlıyı da alıp yanına tahta perdenin önüne gelmişler.
Tahta perdede ne gördüğünü sormuş delikanlıya oda bir sürü çivi izi ama hiç çivi olmadığını söylemiş.
Bak evlat sen hatanı anladın kendini düzelttin artık iyi bir insan oldun, ancak kırdığın üzdüğün insanlarda aynı bu tahtanın üzerindeki izler gibi irili ufaklı izler bıraktın olmasaydı çok daha iyi olacaktı ama dikkat et bundan sonra bu tahtaya hiç çivi çakma.